bağcılar escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

Kalabalıklar arasında ne kadar yalnızız?

Tire 08.11.2016 - 13:47, Güncelleme: 19.02.2023 - 03:58
 

Kalabalıklar arasında ne kadar yalnızız?

CEP TELEFONU İLE GELEN İLETİŞİM ÇAĞININ YALNIZLIĞI… Psikolog Selin Türkmen “Bilgi çağının insanlığa sunduğu sınırsız teknolojinin özgürlük vaadi bizlere kendi kafeslerimizi inşa ettiriyor” diyor.
İnternet çağı ile birlikte “Gerçeklik” algısı “Sanal” algı ile karışmaya başladı. Genç popülasyonun gözdesi olan tablet ve cep telefonları acaba hayatımızı kolaylaştırdığı kadar bizleri kalabalıklar içinde çevresini kalın duvarlarla ördüğümüz büyük yalnızlıklara mı itiyor? Sosyal bir varlık olan insan günümüzde kendi yarattığı hapishanesinde “Sosyal” yalnızlık mı yaşıyor? Herhangi bir sosyal mekanda vakit geçiren gençlerin çoğu birbirleriyle sohbet etmek yerine cep telefonlarını tercih etmesi sizce de düşündürücü değil mi? Yüz yüze iletişimden, sanal iletişime geçişimiz, çağımızın yeni sorunu olan "Sanal Yalnızlığı" ve ona bağlı olarak bir takım psikolojik sorunları ortaya çıkardığı yadsınamaz bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Asıl sorulması gereken kalabalıklar arasında ne kadar yalnız olduğumuzdur. Sanal iletişim, hızla yüz yüze iletişimin yerini almaya başladıysa tehlike çanları yüksek perdeden çalıyor demektir. Akıllı (!) telefonların en olumsuz yönlerinden biri de, sosyal bir varlık olan insanı, giderek asosyalleşme sürecine götürmesi değil midir? BAĞIMLI TOPLUM OLDUK Toplumda, bireylerin hızla akıllı telefon ve mesaj bağımlısı haline geldiği acı bir gerçek olarak karşımızdadır. Çevremizde sıklıkla bir yerlere mesaj gönderen, her an telefona bakan, evde, arabada, dost arkadaş toplantılarında hatta iş yerinde devamlı olarak cep telefonları ile meşgul olan insan sayısı azımsanamayacak kadar çoktur. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Özel Tire Aile Danışma Merkezi, Aile ve Evlilik Terapisti Psikolog Selin Türkmen ile röportajımızda “Cep telefonu ve insan” sorusuna yanıt aradık. Ortaya keyifli bir röportaj çıktı. -Hızla gelişen teknoloji ve sunduğu özgürlük kavramı bizlere kendi kafeslerimizi mi ördürüyor? Yeni tehditlerle mi karşı karşıyayız? Farkında mısınız? Bilgi çağının insanlığa sunduğu sınırsız teknolojinin özgürlük vaadi bizlere kendi kafeslerimizi inşa ettiriyor.  Teknolojinin sınır tanımaz gelişimi ve giderek cebe sığabilecek kadar küçülmesi ile birlikte her anımıza girmesi yeni sorunları beraberinde getiriyor. Bu sorunlar hem fiziksel sağlığımız hem de psikolojik sağlığımız için tehlike oluşturuyor. Teknolojinin, dünyanın diğer ucuyla anında iletişime geçebilmeyi ve farklı kaynaklardan pek çok bilgiye hızla ulaşabilmeyi sağlaması göz ardı edilemeyecek kolaylıklardır. DEĞER YARGILARIMIZ DEĞİŞİYOR MU? Kontrolsüz ve amacından saptırılarak kullanılan her yenilik gibi, bu baş döndürücü iletişim hızı da bir takım olumsuzlukları beraberinde getirmektedir. Yan yana otururken sohbet etmek yerine cep telefonlarıyla ilgilenen çiftler ya da çocuğuna yemek yedirebilmek için önce tablette oyun açan ebeveynler her yerde göze çarpmaktadır. Bu durum birlikte geçirilen zamanların niteliğini düşürmenin yanı sıra yeni değer yargıları oluşturmamıza da sebep olmaktadır. -Ailemiz, arkadaşlarımız ve çevreyle iletişim kurmakta zorlanıyor muyuz? Aynı anda büyük bir kalabalığa tweet, yer bildirimi, paylaşım, beğeni, yorum ve fotoğraf gibi pek çok yolla ulaşabilen bizler, masanın diğer ucunda oturan tek bir insanın gözünün içine bakmaya üşenir hale geldik. İnsanı özünden uzaklaştırır nitelikteki bu yargılar, sağlıklı bir ilişkinin olmazsa olmazı ‘samimiyet’ duygusunun içini boşaltmaktadır. Her anımızı paylaşma çabası içinde giderek şeffaflaşırken, doğallığımızdan ve açık yürekliliğimizden uzaklaşmaktayız. Bu çelişkinin yarattığı belirsizlik yeni kaygılar oluşturarak ilişkilerimizin kalitesiyle birlikte yaşam kalitemizi de düşürmektedir. -Sosyal medyayı öz benliğimizi tatmin temek için mi kullanıyoruz? Samimiyete ne oldu? Her anımızı paylaşır tutumumuz, kıyaslamayı, eleştirmeyi ve yargılamayı da kolaylaştımaktadır. Kıyaslayan, eleştiren ve yargılayan söylemlerimiz ise ilişkilerin samimiyeti için oldukça tehlikelidir. Bu söylemleri kendisine de yönelten insanın, sağlıklı bir benlik için kendisiyle kurması gereken olumlu ilişkisi de zarar görecektir. Dahası, paylaştığı fotoğrafın altında çokça beğeni alarak popülerleşmenin hazzını tadan ‘benliğimiz’, yarım saat sonra başını yastığa koyduğunda kendini yalnızlık duygusuyla savaşırken bulmaktadır. -İronik şekilde iletişim içinde iletişimsizlik mi yaşıyoruz? Nasıl oluyor da bu kadar iletişim içindeyken, iletişimsizlik ilişkilerin başlıca sorunu, çağımızın kronik problemi haline gelebiliyor? Bizim büyüsüne kapılarak gerçeğimiz haline getirdiğimiz sanallık, bizi gerçeklikten uzaklaştırıyor. Giderek simgelere indirgeyerek paylaştığımız duygularımız hızla derinliğini kaybediyor. Olabildiğince yüzeyde yaşanan sığ duygular giderek bizi emek vermenin hazzından uzaklaştırıyor. Emek vermekten kaçınan tavrımız, ilişkilerimizin ve benliğimizin içini giderek boşaltıyor. -Psikolojimiz tehdit altında mı? Sonuç olarak, sosyal medya ve internette uzun süre zaman harcanması hem bireylerin hem de toplumun psikolojik iyiliğine zarar verir konuma gelmiştir. Psikolojik sağlığa verdiği zarar kadar, gelişim dönemindeki çocukların bilişsel ve fiziksel gelişimine verdiği zarar da üstünde durulması gereken konulardır. Elbette günlük hayatımızın bir parçası haline gelen internet kullanımının gerekliliğini ve bize sunduğu imkanları yok sayamayız. Bu imkanın zarara dönüşmemesi için cep telefonu ya da bilgisayar başında kalınan süreyi sınırlandırmak ve doğru değerlendirmek oldukça önemlidir. Unutmayalım ki, sınırları olmayan her özgürlük zamanla insanlığın esareti olacaktır.     RÖPORTAJHABER:  Kamuran KIZILBOĞA 
CEP TELEFONU İLE GELEN İLETİŞİM ÇAĞININ YALNIZLIĞI… Psikolog Selin Türkmen “Bilgi çağının insanlığa sunduğu sınırsız teknolojinin özgürlük vaadi bizlere kendi kafeslerimizi inşa ettiriyor” diyor.

İnternet çağı ile birlikte “Gerçeklik” algısı “Sanal” algı ile karışmaya başladı. Genç popülasyonun gözdesi olan tablet ve cep telefonları acaba hayatımızı kolaylaştırdığı kadar bizleri kalabalıklar içinde çevresini kalın duvarlarla ördüğümüz büyük yalnızlıklara mı itiyor? Sosyal bir varlık olan insan günümüzde kendi yarattığı hapishanesinde “Sosyal” yalnızlık mı yaşıyor? Herhangi bir sosyal mekanda vakit geçiren gençlerin çoğu birbirleriyle sohbet etmek yerine cep telefonlarını tercih etmesi sizce de düşündürücü değil mi? Yüz yüze iletişimden, sanal iletişime geçişimiz, çağımızın yeni sorunu olan "Sanal Yalnızlığı" ve ona bağlı olarak bir takım psikolojik sorunları ortaya çıkardığı yadsınamaz bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Asıl sorulması gereken kalabalıklar arasında ne kadar yalnız olduğumuzdur. Sanal iletişim, hızla yüz yüze iletişimin yerini almaya başladıysa tehlike çanları yüksek perdeden çalıyor demektir. Akıllı (!) telefonların en olumsuz yönlerinden biri de, sosyal bir varlık olan insanı, giderek asosyalleşme sürecine götürmesi değil midir?

BAĞIMLI TOPLUM OLDUK

Toplumda, bireylerin hızla akıllı telefon ve mesaj bağımlısı haline geldiği acı bir gerçek olarak karşımızdadır. Çevremizde sıklıkla bir yerlere mesaj gönderen, her an telefona bakan, evde, arabada, dost arkadaş toplantılarında hatta iş yerinde devamlı olarak cep telefonları ile meşgul olan insan sayısı azımsanamayacak kadar çoktur. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Özel Tire Aile Danışma Merkezi, Aile ve Evlilik Terapisti Psikolog Selin Türkmen ile röportajımızda “Cep telefonu ve insan” sorusuna yanıt aradık. Ortaya keyifli bir röportaj çıktı.

-Hızla gelişen teknoloji ve sunduğu özgürlük kavramı bizlere kendi kafeslerimizi mi ördürüyor? Yeni tehditlerle mi karşı karşıyayız?

Farkında mısınız? Bilgi çağının insanlığa sunduğu sınırsız teknolojinin özgürlük vaadi bizlere kendi kafeslerimizi inşa ettiriyor.  Teknolojinin sınır tanımaz gelişimi ve giderek cebe sığabilecek kadar küçülmesi ile birlikte her anımıza girmesi yeni sorunları beraberinde getiriyor. Bu sorunlar hem fiziksel sağlığımız hem de psikolojik sağlığımız için tehlike oluşturuyor. Teknolojinin, dünyanın diğer ucuyla anında iletişime geçebilmeyi ve farklı kaynaklardan pek çok bilgiye hızla ulaşabilmeyi sağlaması göz ardı edilemeyecek kolaylıklardır.

DEĞER YARGILARIMIZ DEĞİŞİYOR MU?

Kontrolsüz ve amacından saptırılarak kullanılan her yenilik gibi, bu baş döndürücü iletişim hızı da bir takım olumsuzlukları beraberinde getirmektedir. Yan yana otururken sohbet etmek yerine cep telefonlarıyla ilgilenen çiftler ya da çocuğuna yemek yedirebilmek için önce tablette oyun açan ebeveynler her yerde göze çarpmaktadır. Bu durum birlikte geçirilen zamanların niteliğini düşürmenin yanı sıra yeni değer yargıları oluşturmamıza da sebep olmaktadır.

-Ailemiz, arkadaşlarımız ve çevreyle iletişim kurmakta zorlanıyor muyuz?

Aynı anda büyük bir kalabalığa tweet, yer bildirimi, paylaşım, beğeni, yorum ve fotoğraf gibi pek çok yolla ulaşabilen bizler, masanın diğer ucunda oturan tek bir insanın gözünün içine bakmaya üşenir hale geldik. İnsanı özünden uzaklaştırır nitelikteki bu yargılar, sağlıklı bir ilişkinin olmazsa olmazı ‘samimiyet’ duygusunun içini boşaltmaktadır. Her anımızı paylaşma çabası içinde giderek şeffaflaşırken, doğallığımızdan ve açık yürekliliğimizden uzaklaşmaktayız. Bu çelişkinin yarattığı belirsizlik yeni kaygılar oluşturarak ilişkilerimizin kalitesiyle birlikte yaşam kalitemizi de düşürmektedir.

-Sosyal medyayı öz benliğimizi tatmin temek için mi kullanıyoruz? Samimiyete ne oldu?

Her anımızı paylaşır tutumumuz, kıyaslamayı, eleştirmeyi ve yargılamayı da kolaylaştımaktadır. Kıyaslayan, eleştiren ve yargılayan söylemlerimiz ise ilişkilerin samimiyeti için oldukça tehlikelidir. Bu söylemleri kendisine de yönelten insanın, sağlıklı bir benlik için kendisiyle kurması gereken olumlu ilişkisi de zarar görecektir. Dahası, paylaştığı fotoğrafın altında çokça beğeni alarak popülerleşmenin hazzını tadan ‘benliğimiz’, yarım saat sonra başını yastığa koyduğunda kendini yalnızlık duygusuyla savaşırken bulmaktadır.

-İronik şekilde iletişim içinde iletişimsizlik mi yaşıyoruz?

Nasıl oluyor da bu kadar iletişim içindeyken, iletişimsizlik ilişkilerin başlıca sorunu, çağımızın kronik problemi haline gelebiliyor? Bizim büyüsüne kapılarak gerçeğimiz haline getirdiğimiz sanallık, bizi gerçeklikten uzaklaştırıyor. Giderek simgelere indirgeyerek paylaştığımız duygularımız hızla derinliğini kaybediyor. Olabildiğince yüzeyde yaşanan sığ duygular giderek bizi emek vermenin hazzından uzaklaştırıyor. Emek vermekten kaçınan tavrımız, ilişkilerimizin ve benliğimizin içini giderek boşaltıyor.

-Psikolojimiz tehdit altında mı?

Sonuç olarak, sosyal medya ve internette uzun süre zaman harcanması hem bireylerin hem de toplumun psikolojik iyiliğine zarar verir konuma gelmiştir. Psikolojik sağlığa verdiği zarar kadar, gelişim dönemindeki çocukların bilişsel ve fiziksel gelişimine verdiği zarar da üstünde durulması gereken konulardır. Elbette günlük hayatımızın bir parçası haline gelen internet kullanımının gerekliliğini ve bize sunduğu imkanları yok sayamayız. Bu imkanın zarara dönüşmemesi için cep telefonu ya da bilgisayar başında kalınan süreyi sınırlandırmak ve doğru değerlendirmek oldukça önemlidir. Unutmayalım ki, sınırları olmayan her özgürlük zamanla insanlığın esareti olacaktır.

 

 

RÖPORTAJHABER:  Kamuran KIZILBOĞA 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve buyuktire.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.