HAYALİ İCRAATLAR (3 )

ÜRETİM YOLLARI

Bildiğim kadarıyla göreve geldiğinizde iki yolun asfaltlanmasına özen gösterdiniz, öncelik verdiniz. Birisi Taştepe’nin altından Meşeli Kuyu’ya  doğru  ve taşocağına doğru giden yol. Başkanlığınızın ilk iki üç ayında belediyenin kamyonlarını, kepçelerini , dozerlerini falan bu yola sürmüştünüz. Yol düzeltilip asfalt serilmiş ve üzerine mıcır dökülmüştü. Ben de desteklediğim ve seçilmesine vesile olduğum başkanımız ne de güzel çalışmaya başladı diye gurur duymuştum. Meşeli kuyu yakınlarına geldiğimizde “ Bak Şevket’çim geleceğin Tire’si buralarda kurulacak” dediğinizde  saf saf yüzünüze bakıp” Sen neler söylüyorsun Başkanım Tire nire? Burası nire ? Tire’nin buraya kadar uzanması  için yüz sene geçer biz de o zamanlar öbür dünyada oluruz demiştim. Buralarda iki yüz dönüm kıraç arazinizin bulunduğunu nerelerden bilirdim? Torbalı’dan bir Tuğla’cının da buralarda 400  dönüm yeri olduğunu ve O’na da buraları imara açma sözü verdiğinizi nereden bilebilirdim.

Yine ilk yılda 3. Nolu Sağlık Ocağının yanından Balım Sultan’a doğru bir keşif gezisine çıkmıştık beraber,  yanımızda da belediyeden bazı görevliler vardı. Bazı vatandaşlar da vardı. Yolların faziletini, faydalarını ballandıra ballandıra anlatıyordunuz . Ben de aynı fikirdeydim, çünkü ben yolu medeniyet ölçüsü olarak görenlerdenim.” Yolu olmayan, gidemediğin yer senin değildir” sözüne yürekten inanırım. Bu yolun geçtiği yerde benim bir karış toprağım yoktu. Ama vatandaşa yapılan hizmetin ibadet derecesinde sevap getireceğini düşünenlerdenim.  Başkanımız verdiği üretim yollarınını ıslah çalışması sözüne  erkenden başladı diye inanın göğsüm kabararak izliyordum. Bazı vatandaşlar itiraz etmişlerdi, mevcut yol bize yeter diye söyleniyordu bazıları. Şaşırmıştım. “Bu insanlar ne kadar da nankör olmuşlar yarabbi diye isyan ettim adeta. Kendi kendime söylendim. Nereden bilebilirdim ki bu yolun üzerinde de kayınbabanın zeytinlikleri bulunduğunu. Ama olsun geçenlerde aynı  yolu  arabamla geçtim, yol rahattı. Tarlaların, zeytinliklerin değerleri  ve fiyatları da artmıştı. O yol güzergahındaki vatandaşlarımız adına sevinmedim desem yalan olur. Sağol başkan, sayenizde başkanım sayenizde. 

 

 

 

 

ÖMÜR BİTER BU YOL BİTMEZ

 Yol demek refah ve mutluluk demek, yol demek medeniyet demek, yol demek kalkınmışlık demek.

Yolsuzluk değil ama yol yapanı başımızın üstünde gezdiririz.  Yol yapan hayırla yad edilir. Yolsuzluk yapan nefretle…  

Bu gerçeği bilen mevcut belediye başkanı   2009 seçimlerinde gerçekleştiremiyeceği pek çok vaatler vermişti seçmene. Bu vaatlerinden  içinde Selçuk yolunu Çayırlı Köyüne kadar, İzmir yolunu ise Karatekke köyüne   kadar duble yol yapmak vardı. Nerede bu duble yol lar? Onlar seçmeni kandırmaya yönelik vaatlerinden biri miydi yoksa?  İzmir yoluna bir çivi bile çakılmadı. Selçuk yoluna ise yine plansız, programsız, hesapsız, kitapsız duble yol yapmaya kalkışan Belediye Başkanı Tire çıkışında  beş yüz metre kadar yol çalışması başlattı. Ne istimlak bedeli ödendi, ne de bu konuda belediye bütçesinde bir kuruş para düşünülmüştü. Belediyenin dozerleri, kepçeleri, kamyonları işe sürüldü. Bir de afilli bez afiş asıldı yola; “ Bu çalışmalar Tire Belediyesi tarafından yapılmaktadır” diye. Aklı sıra burada bir başlangıç yapacak, Karayolları da bu yolu yapmak mecburiyetinde kalacak, Belediye başkanına da “Bu yolu ben yaptım” diyerek çaka satmak düşecekti. ( Bu konudaki niyetini bizzat bana söylemişti Başkan Bey ; “Ben bir başlangıç yapayım da gerisi nasıl olsa yapılır.” şeklinde.)  Ancak devlet işleri  tıpkı kendisinin yaptığı gibi akşam yatıp, rüyada gördüğü şeyleri sabah uygulamaya koyduğu gibi yapılmıyordu. Bir fizibilite çalışması yapılıyor, maliyet hesaplanıyor, istimlak bedelleri ödeniyor, bütçeden ödeneği tahsis ediliyor, ihaleye çıkarılıyor sonra yapım çalışmalarına başlanıyordu.

Belediye yolu  toprak olarak genişletti. Ama ne asfalt dökülebildi, ne de vazgeçildi. İki üç ayda bir ot basan yolda ayıp gidermek için greyderler gezdirilerek otlar temizlendi. Böylelikle üç yıldır Tayfur Çiçek’in duble yolu başlattığı ve tamamlayamadığı diğer pek çok iş gibi olduğu gibi duruyor. Üstelik   yol genişletmek için arazilerine girilen vatandaşlara herhangi bir kamulaştırma bedeli ödenip ödenmediği de belli değil.  Bu palyatif karar ve icraat vatandaşlarımızın gözünden elbette kaçmıyor. Bu yoldan gelip geçen vatandaşlar sadece gülüp geçmiyor “Ömür biter, bu yol bitmez diyerek “ Tayfur Çiçekle adeta dalgasını da geçiyor.

Atalarımız ne demiş; “ Lafla peynir gemisi yürümezmiş.”  Bir şey daha söyleyeyim ;  vatandaşın  artık hayali işlere, olmayacak şeylere veya yerine getirilemeyecek vaatlere karnı tok. Seçimlerde desteksiz atanların mahçup duruma düşmeleri o kaçınılmazdır, tıpkı Tayfur Çiçek gibi. Bu arada

Yaklaşan yerel seçimlerde tüm adaylara acizane  tavsiyemiz ; gerçekleşmesi imkansız vaatlerde bulunmayın, nasip olursa beş yıl sonra sizi de eleştirmek mecburiyetinde kalmayalım.