bağcılar escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

Gül'den gündemdeki konulara çarpıcı cevaplar

Tire (DHA) - Demirören Haber Ajansı | 21.02.2013 - 11:11, Güncelleme: 19.02.2023 - 03:58
 

Gül'den gündemdeki konulara çarpıcı cevaplar

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ''(Terör arttı, şiddet arttı, dolayısıyla onun için biz buna bir çözüm bulalım, artık bulma noktasına geldik) anlayışında değiliz. Bu mesajın iyi anlaşılması gerekli. Biz inandığımız için, yanlışları gördüğümüz için, doğru olanları yapma irademiz olduğu için böyle bir gayret içerisindeyiz'' dedi.Gül, CNN TÜRK televizyonunda canlı yayınlanan, ''Eğrisi Doğrusu'' adlı programda, ülke gündemine ilişkin soruları yanıtladı.Cumhurbaşkanı Gül, ''Anayasada Türk kavramının olup olmaması, milliyetçilik, Kürt meselesi, bütün bunları nasıl bir çerçevede bize anlatırsınız?'' sorusu üzerine, bunların Türkiye'nin önemli meseleleri, zaman zaman kendilerini çok uğraştıran konular olduğunu söyledi.Bu meselelerin, Türkiye'nin bütün potansiyelini kullanmasına engel olduğunu dile getiren Gül, bu konuları Türkiye'nin gündeminden çıkarmanın, ülkenin menfaatlerine olduğuna inandığını vurguladı. Gül, ''Özellikle Kürt meselesi ve terör meselesi. Bunu iki ayak üzerinde görmek isterim ben. Bu, Türkiye'yi uzun zamanlar çok meşgul etmiştir, şimdi de meşgul etmektedir. Zaman zaman 'Bunu nasıl gündemden çıkartalım' diye gelenler olmuştur fakat netice vermemiştir'' diye konuştu.Gül, şiddetle, terörle bu konularda bir yere varılamayacağına işaret ederek, terörle, şiddetle hak alma ve kazanmanın mümkün olmadığını, bunun döneminin çoktan geçtiğini belirtti.Hiçbir devletin teröre baş eğmeyeceğini, terörle hizaya getirilemeyeceğini vurgulayan Gül, şöyle devam etti:''Devletler, nihayetinde devlet olmanın varlığını sonuna kadar bütün güçleriyle mücadele ederek geçirirler. Devletleri idare edenler gelir geçer ama devletler bu kararlılığını sürdürürler.Kürt meselesi olarak baktığımızda, geçmişin tabii ki bazı yanlışlarının bugünlerde maliyeti ödenmektedir. Türkiye'de yanlışlar sadece Kürt vatandaşlarımızın şikayetleriyle ilgili değildir. Türkiye'de geçmişte birçok yanlışlar vardı. Türkiye'de çok partili sistem uzun süredir uygulanmakta ama özellikle tek partili sistem sırasında yapılan yanlışlıklar var.''Bütün bunların Türkiye'nin demokrasi eksikliğinden kaynaklanan problemler olduğunu dile getiren Gül, Türkiye'nin demokratik standartlarının yükseltilmesi, gelişmiş, modern, kalkınmış demokrasilerin standartlarını uygulamaya başlamalarıyla bu problemlerin aslında ortadan kalkacağına inandığını ifade etti.''Vicdanlarımıza ters geliyorsa, açıkça yanlış dememiz lazım''-''Bir de başka bir unsur var, vicdan unsuru'' diyen Cumhurbaşkanı Gül, şöyle konuştu:''Hepimizin vicdanı olması gerekir veya vicdanlarımıza ters gelen uygulamalar varsa, vicdanlarımıza ters gelen bir durum söz konusuysa, buna açıkça 'yanlış' dememiz lazım. Mesela Kayseri'de ben Kürtçe konuşan görmedim çocukluğumda, büyüdüğümde ama Diyarbakır'a gittiğimde herkesin Kürtçe konuştuğunu gördüm. Ben bunu nasıl inkar edebilirim. İnkar edersem bu benim vicdanımla ilgili bir sorunu ortaya çıkarır. Dolayısıyla bütün bunlara bu çerçeve içinde baktığımızda inanıyorum ki sorunları çözebiliriz.Bu meseleler zaman zaman komşular tarafından kullanılmıştır. Vaktiyle soğuk savaş döneminde, soğuk savaşın aracı olarak kullanılmıştır. Sonra komşular kullanmıştır. Şimdi yine çok kullanılmaya başlanmıştır. Türkiye'nin sanki yumuşak karnı gibi görülmüştür ve bu oyunlara gelenlerin de bunun farkında olmaları gerekir. Bu ülke hepimizindir, bu vatan hepimizindir.''Hiçbir ırk ve etnik grubun sadece bir ülkede yaşamadığını dile getiren Gül, ''Türkler de baktığınızda koskoca bir Türk dünyası var, kaç devlette yaşamaktadırlar. Bazılarında çoğunluk, bazılarında daha az bir şekilde'' diye konuştu.Gül, Kürtlerin de aynı şekilde, Türkiye'de, Orta Doğu'nun birçok bölgesinde yaşadıklarına değinerek, ''Tüm bunları tabii ki ülkeler arasındaki işbirliğinin, dayanışmanın köprüleri şeklinde algılamak gerekir. Ama herkesin kendi ülkesinde barış, huzur içerisinde birinci sınıf vatandaş olarak yaşaması ki bu yönde bir anlayışımız var'' dedi.Cumhurbaşkanı Gül, ''Şunu özellikle söylemek isterim ki 'terör arttı, şiddet arttı, dolayısıyla onun için biz buna bir çözüm bulalım, artık bulma noktasına geldik' anlayışında değiliz. Bu mesajın iyi anlaşılması gerekli. Biz inandığımız için, yanlışları gördüğümüz için, doğru olanları yapma irademiz olduğu için böyle bir gayret içerisindeyiz ve umut ederim ki iyi neticeler verir'' ifadesini kullandı.''Yapılması gerekenleri yapmaktan kaçınmamak gerekir''-''Türkiye'de teröre karşı son 1,5-2 yıl içinde daha kararlı mücadele verildi. Ne oldu da şimdi hem dilimiz, üslubumuz yumuşadı hem çözüm süreci diye başladık. Bizi bu noktaya getiren nedir?'' sorusu üzerine Gül, bu anlayışlarının yeni olmadığını söyledi.''İyi şeyler olacak dediğimde ben geçen sene söylemedim ki daha önce söyledim. Arkadaşlarım da aynı şekilde, Hükümet de aynı şekilde, hep aynı anlayış içinde olduk'' ifadesini kullanan Gül, ''Ama bizim bu anlayışımıza karşı silahla çıkıldığında daha güçlü silahla cevap vermek durumundaydık. Ama buna karşı bir anlayış söz konusu olursa, evet, eğer silahla, şiddetle bir yere varmanın bir faydası yok. O zaman tabii ki demin söylediğim anlayışımız çerçevesi içerisinde zaten yapılması gerekenleri yapmaktan da kaçınmamak gerektiği kanaatindeyim'' dedi.''Farklılıkları saygıyla karşılarsak bunlar problem olmaz''-Cumhurbaşkanı Gül, ''Milliyetçilik tartışması, anayasada Türk milleti kavramının yer alması, almaması, bu konularda ne dersiniz?'' sorusu üzerine, bu konulara dar bir açıdan da geniş bir açıdan da bakılabileceğini ifade etti.Buna birçok örnek verilebileceğini vurgulayan Gül, şunları söyledi:''Türk imparatorlukları dediğimiz Osmanlı İmparatorluğu, Selçuklu İmparatorluğu, bunlar insanlık tarihine Türk imparatorlukları olarak geçmemiş midir? Benim forsumdaki 16 Türk devleti nasıl devletlerdi? Dar anlamda davranmış olsalardı o zaman bunlar insanlık tarihinde Türklerin bu şekilde şanını mühürleyebilirler miydi? Olmazdı. Şimdi onların öz güvenine baktığımızda nasıl geniş bir herkesin farklılığını kucaklama ve herkesin farklılığına saygı gösterme anlayışı var.''Farklılıklar zenginlik olarak görülüp saygı gösterilirse zenginlik, tehdit olarak görülmeye başlandığı andan itibaren de gerçekten tehdit oluşturacağını dile getiren Gül, imparatorlukların ise farklılıkları kucakladığını, gönüllü olarak farklılıkların bir noktada eridiğini ve bunun hep beraber milleti meydana getirdiğini belirtti.Gül, ''Ama siz onu ayrıştırmaya, tanımamaya, insanların soyunu, sopunu, aidiyetini, babasının, dedesinin geldiği yerleri, bunları yok farz etmeye başladığınız andan itibaren, o zaman etnik bilinci adeta kışkırtmış ve etnik bilinci harekete geçirmiş oluruz ki bu yanlış bir şeydir. O açıdan bu etnik meseleleri çok kurcalamamak ve çok oynamamak gerektiği kanaatindeyim'' diye konuştu.Bunları zenginlik olarak görmek gerektiğini vurgulayan Gül, şöyle dedi:''İnsan fıtratındadır, herkes geçmişini, nereden geldiyse atalarına, dedelerine bunlara hep saygı duyar, çocuklarına bunları öğretmek ister. Bunu gayet normal görmemiz gerekir. Hele Türkiye gibi Osmanlı bakiyesi bir toplumda, çok büyük göçler almış bir toplumda, aynı zamanda Orta Doğu ülkesi olan bir ülkede eğer bu tip farklılıkları saygıyla karşılarsak bunlar problem olmaz.Yugoslavya, Belgrad, bütün Adriyatik Denizi'ni yönetiyordu. Bütün Adriyatik Denizi Belgrad'dan idare edilirdi. Ama dar bir milliyetçilik anlayışına girdiler sonunda ellerinde sadece bir avuç Belgrad kaldı. Örnekler çoktur. Bu anlamda ben milliyetçiliğe çok geniş anlamda bakmak gerektiği kanaatindeyim. Etnik, ırkçılık gibi şeyler, bunlar zaten kim bu yoldan gittiyse daima küçültmüştür ve kendi ırkını da küçültmüştür.''-''Demokratik, kalkınmış ülkelerin anayasaları örnek alınmalı''-Cumhurbaşkanı Gül, ''Anayasada Türk milleti teriminin kullanılması tartışmalarının'' sorulması üzerine, ''Türkiye'nin temel unsurlarını tartışacak halimiz yok'' dedi.Bu konularda, modern, demokratik, kalkınmış ülkelerin anayasalarını örnek almak gerektiği kanaatinde bulunduğunu ifade eden Gül, bütün anayasaları incelemek gerektiğini söyledi.Türkiye'deki kurumların da yazarların da siyasi partilerin de bunları incelediğini dile getiren Gül, şöyle konuştu:''Bütün gelişmiş, demokratik, kalkınmış ülkeler, anayasalarını şöyle aldığımızda, onlar bu işi nasıl çözmüşler. Bizim de öyle çözmemiz gerekir. Eşit vatandaşlık, bu işi rahatlatacağı kanaatindeyim. Bu ülkede hepimiz büyük bir milletiz ve bu milletin birliği ve bütünlüğü esastır. Ne kadar çok burada kucaklayıcı olursak o kadar çok bu ülkeye hizmetimiz olur.1924 Anayasası'nda yazılan tarif aslında iyi bir tarif. Çünkü o tarife baktığınızda hem yapısında hem ruhunda Türkiye'de farklı olanları tanıyor. Onları reddeden, inkar eden bir anlayış yok orada. Ama maalesef uygulamalarımız onun hem yapısına hem ruhuna ters bir şeklide olmuş, uzun süre. Bugün zaten onun problemlerini yaşıyoruz. O uygulamalar bilinci oluşturmuş, o bilinci de kullanan, işte o zamanki soğuk savaş dönemi yıllarında kullananlar olmuş, daha sonra da başkaları kullanmış ve iş bugünkü çok kronik ve sıkıntılı hale gelmiş. O açıdan bu meseleyi, gelişmiş, demokratik, kalkınmış ülkeler nasıl çözdüyse öyle çözmeyi doğru buluyorum.''''Türkiye'nin demokratik standartlarını yükseltme arzumuzdan dolayı''-Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ''Müzakere süreci devam ediyor. Bu devlet, hükümet, destekleyen partiler tarafından silah bırakma süreci olarak tanımlanıyor. Neyin karşılığında silah bırakılıyor?'' sorusunu, şöyle yanıtladı:''Herhangi bir pazarlık, böyle bunu görmemek gerekir. Siz bir şiddet karşısında sıkışırsınız ve ondan sonra pazarlığa oturursunuz. Türkiye bugün böyle bir noktada değil. Bugün güvenlik güçlerimiz, başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere gayet profesyonelce, bütün diğer güvenlik güçlerimiz büyük bir koordinasyon ve işbirliğiyle görevlerini belki bütün dönemlerden çok daha iyi şekilde yapmaktadırlar. Ama biz hem vicdanımıza hem de Türkiye'nin demokratik standartlarını yükseltme arzumuzdan dolayı, böyle bir anlayışı da görünce o zaman bu ortam ortaya çıkmaktadır.''''Böyle bir anlayış İmralı'da neden ortaya çıktı'' sorusunu ise Gül, ''Bizim şimdi bu konudaki demokratik standartlarımızı yükseltme dediğimde, bunlar anayasa çerçevesi içerisinde olabilir, kanunlarla olabilir, bunlar yerel yönetimler çerçevesinde olabilir, bunlar kültürel bazda olabilir. Ama bütün bunlar Türkiye'nin milli birliğini ve bütünlüğünü hiçbir şekilde zaafa uğratmayacak çerçeve içerisinde olabilir'' diye yanıtladı.BAŞKANLIK SİSTEMİ KONUSUTürkiye için önemli olanın hangi sistem olursa olsun ne kadar demokratik olduğuna bakmak gerektiğini, bunun için Avrupa ve başka ülkelerin örnek gösterilebileceğini, sistemleri demokratik  yapan dengeler ve kontrol sistemlerinin nasıl yapıldığına bakmak gerektiğini belirterek "Bu sistem başkanlık sisteminde başka parlamenter sistemde başka şekildedir.  Yasama Yürütme ve Yargı'nın bir taraftan bağımsız diğer taraftan birbirine destek olacak şekilde yürütülmesinin önemli olduğunu söyledi.   Her iki sistemlerin noksanlıkları ve avantajları olduğunu bu nedenle olaya tek taraflı bakılmaması gerektiğini söyledi. Gül, sistem değişikliği yapılırken konjoktürel değil geleceğe yönelik yapılması gerektiğini dile getirdi.TÜRKİYE HANGİ SİSTEMİ TERCİH ETMELİBugünkü noktaya yeni bir anayasa yapma çalışması yapmak niyetiyle gelindiğini, bunun için komisyon kurulduğunu dile getiren Gül, sistemlerin işleyişine iyi bakmak gerektiğini dile getirdi. Kendi tercihinin başkanlık mı parlamenter sistemmi olduğu konusun da olayı tartışmaya bıraktığını söyledi. Gül, başkanlık sisteminde noksanlıklar olmaması gerektiğni söyledi. Türk usulü başkanlık tanımına da değinen Gül, geçmişte Türk usulü demokrasi tanımı olduğunu, burda hangi seviyede demokrasinin tercih edildiği konusunun gündeme geldiğini Türkiye'nin yüksek standartlarda bir demokrasi ile yönetilmesinin Türkiye'yi bugünkü noktaya taşıdığını söyledi. Gül Türkiye'nin bugün İslam dünyası ve çevre ülkeler arasında ön plana çıkaran unsurun eşitlik, açıklık şeffaflık, hukukun üstünlüğü, hesap verilebilirliğin Türkiye'yi çevresinden farklılandırdığını dile getirdi.GÜL 2014 SONRASI İÇİN NE DÜŞÜNÜYORCumhurbaşkanı Gül, 2014 yılı sonrasında ne yapacağına ilişkin soruya ise  bu konunun daha vakti olduğunu vakti geldiğinde arkadaşları ile konuşacağını ve tartışarak bir karar vereceğini söyledi. Gül,  2014 sonrası için Başbakan Erdoğan ile bu konuyu kendi aralarında kısa bir şekilde konuştuklarını dile getirdi. Gül, vatan millet meseleleri ile çocukluğundan beri ilgilendiğini, tüm gençliğinin ve üniversite hocalığı döneminin de Türkiye'nin geleceğine ilişkin düşüncelerle geçtiğini, yine de milletin hizmetinde olmaya devam edeceğini söyledi.YARGI KARARLARI İLE İLGİLİ DEĞERLENDİRMEUzun tutukluluk sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Gül, Genelkurmay başkanının tutukluluğunun kendileri için üzüntü taşıdığını, ancak kararı mahkemelerin verdiğini belirtti. Gül, " devlet başkanı olarak Anayasamıza göre yargı konularında telkinde bulunmak, yönlendirmede bulunmak olamaz. Buna öncelikle riyet etmesi gereken Cumhurbaşkanıdır. Ancak görüşler olabilir, benim ifadelerim de bu çerçevede değerlendirilmesini dilerim." dedi. Gül,  3 yıl içinde  önemli platformlarda bu konuyu dile getirdiğini, TBMM Genel Kurulu'nda tüm milletvekilleri ve liderlerin önünde ya da yargı ile ilgili önemli toplantılarda bu görüşleri dile getirdiğini söyledi.  Gül, yeni düzenlemelerle  yargıdaki sıkıntılar azalıyor olsa da  bazı davalarda sıkıntıların devam ettiğini söyledi. Tutukluluk yargıda son çare, bunun için de kaçma veya delillerin yok edilmesi konusunda dikkat edilecek konuların başındadır. Hakimlerin önündeki dosyalarda neler olduğunu bilemiyiz.  Ben usul konusunda daha titiz davranmanın gerekliliğine inanıyorum. Bu davaların daha kısa süre içinde bitirilmesin gerektiğine inanıyorum. Bazı subayların yaşları ortada. Bu süreçte bunların da dikkate alınmasını salık veriyorum.TUTUKLU GENERELLERİN DURUMUGenelkurmay'ın Türkiye'nin güvenliği için büyük çaba gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, ancak savcıların tüm iddiaları kendilerinin ürettiğinin söylenemeyeceğini geçmişte bunların yaşandığının herkes tarafından bilindiğini dile getirek önemli bir görevdeki komutanın yurt dışı görevi yürüttüğünü bunu yurt dışından getirip getirmemenin sıkıntısı olduğunu, bu sıkıntının daha çok Deniz Kuvvetleri'nde bulunduğu gibi gözüktüğünü söyledi.Gül, Katolok suçlar tanımını dile getirerek seçilmiş hükümeti düşürme, çalışmalarına mani olma' noktasından baktığınızda hakimleri ve savcıların da suçlanamayacağını söyledi.  Terör örgütü mensubu olmasa dahi terör örgütü üyesi gibi bir kanun yapılıp da bu yargıya veriliyorsa bundan dolayı  ceza veriliyorsa bunun için hakim ve savcının suçlanamayacağını bunun için öncelikle yasaların yeniden düzenlenmesi gerektiğini bu konuda da yargıda yeni düzenlemeler yapıldığını söyledi.Gül, belirli günlerde hükümet, genelkurmay ve MİT Müsteşarı ile görüştüğünü kendine gerekli bilgiler verildiğini dile getirdi. Yeni yargı paketi çalışmaları sırasında tutuklu bulunan milletvekillerinin de tahliyesinin gündeme gelebileceği düşüncesinde olduğunu yaşı belirli seviyede olanların, kaçma veya delilleri yok etme ihtimalinin değerlendirilmesi gerektiğini ancak tüm bunların zihniyet meselesine takıldığını belirterek kanunlarla bu olayları değerlendirldiğinde herşeyin sınırlandırıldığını, tolerans ve elastikiyetin ortadan kalktığını söyledi.Basın özgürlüğü konusunda sıkıntılar yaşandığı iddialarına da değinen Cumhurbaşkanı Gül, gazetecilik kimliği ile önemli noktalara gelmiş kişilerin tutuklanmış olmasının Türkiye'nin imajını zedelediğini,  bu kişilerin tutuklanmasından önce de tutuklu gazeteciler bulunduğunu ancak o kişilerin gazetecilikten ziyade başka işler yaptığını herkesin bildiğini, Türkiye üzerine gazetecilerle ilgili suçlmalardan sonra gerçek gazeteci olmayanların da tutuklu gazeteciler şemsiyesi altına sokulduğunu söyledi.Gül, "Bir Cumhurbaşkanı bana Osmanlılardan sonra bir Türk'ün bayrağı bu kadar şahlanmamıştı" dedi. Bu söz beni çok gururlandırdı. Buna gölge düşmemesi lazım. Benim dikkat çektiğim konu da bu. Türkiye'nin sadece ekonomisi değil, yumuşak güç tabir edilen tavrına da gölge düşmemesi gerekiyor. İnsanlar da düşündüğünü yazması gerekir. Eğer insanlar düşündüğünü yazmıyorsa o onların sorunudur. Farklı düşünenler de olacaktır.ANAYASA YAZIM ÇALIMALARIYeni anayasa yapımı için uzlaşma komisyonunun kurulmasının çok önemli olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Gül,  daha öncesinde TOBB'un önderliğinde Türkiye'nin her tarafında çalışmalar yapıldığını,  bu çalışmaların boşa gitmesinin düşünülmemesi gerektiğini,  bu fırsatın kaçmaması gerektiğini belirterek "Böyle bir güçlü bir meclis ortaya çıkmaz. Bu kadar çalışmalar da heba olmaması gerekir." dedi.  2010 yılındaki Anayasa değişikliğini desteklediğini söyleyen Gül,  Avrupa Konseyi, AİHM ve Venedik Konseyi gibi Türkiye'nin işbirliği içinde olduğu tüm kurumlar Türkiye'deki noksanlığı anlatıyorlardı. Tüm bu kurumlarla çalışıldı yeni bir akredite yargı sistemi ortaya çıktı. Ben bunun değiştirilmesine gerek olmadığı kanatindeyim." dedi.SURİYE'DEKİ ÇATIŞMALARIN UZAMASI BÜYÜK TEHDİTCumhurbaşkanı Gül, Suriye konusunda üzüldüğünü, Suriye'nin kentleri ile bilindiğini, 900 km'lik komşumuz olan bir ülkenin kendi kendini imha ettiğini, tükendiğini görüyoruz, herşeyden önce büyük bir acı ve yıkım yaşanıyor. Dünyada ilk defa bir devlet kendi halkına karşı balistik füze kullanıyor.  Bir ülkenin kendi uçakları helikopterleri kendi halkı tarafından düşürülüyor.  Allah hiç kimseyi bu duruma düşürmesin. Komşumuzda güvenlik problemleri had safhada, 180 bin cevarında Türkiye'deki kamplarda Suriyeli var. Suriyelileri Türkiye'nin ağırlaması Türkiye'nin şerefidir.  Hükümetin bu kararını dünyanın hertarafı takdirediyor. Türkiye'de büyük bir Suriyeli nüfusu oluştu. bununla ilgili güvenlik problemleri çıkıyor. İnsanlık adına yapılan bir vazifeden taviz verilmemesi gerekir. Bunlar bizi küçültür. Zorda olana kucak açmak bu ülkenin asaletidir. Ancak bu böyle gitmez. Bunun böyle gitmesi suriye'yi yönetenler yok olabilir ancak ondan sonra o ülkeyi yönetecek insanlar da yok olabilir. Bugün Suriye'nin kendi kendisini yok etmesinden fayda umanlar olabilir. Suriye'ye başlangıçta tavır koyanlar bugün aynı noktada değil. Ancak Suriye'ye destek verenler yine aynı noktada. Bunun uzun sürmesi Suriye'nin yok olması demektir. Bu nedenle Umuslararası camianın sorumluluğu var ve kararlılıkla bu işin içine girmesi gerekir.  Türkiye olarak halkın yanında olmamız gerekir. Bugün Suriye'yi yönetenlere Suriye'nin bu noktaya gelceğini gösterdik. Biz kendisine yazdığımız mektupta kendi ülkenizin yönetimine yabancıları karıştırmayın, süratli adımlar atın,   yarın attığınız adımlar yeterli olmayacak. Başbakan, dışişleri bakanı gidip konuştu ancak durum bu noktaya geldi.Cumhurbaşkanı Gül, Ortadoğu ülkelerinde yaşanan değişimlerden dolayı batılı ülkelerin endişeye kapıldığını bu yüzden de Suriye konusunda tavır değişikliğine gittiklerini söyledi. Suriye halkının ılımlı bir halk olduğunu anlatan Gül, yaşayış tarzları itibarı ile serbest bir halk olduğunu belirterek baskıcı bir yönetimi Suriye halkının kabul etmeyeceğini söyledi.  Ancak savaşın uzun sürmesi halinde halkın radikalleştireceğini bunun da kötü sonuçlar doğuracağını söyledi.ARAP DEVRİMİNİN GELDİĞİ SON NOKTALibya'yı 40 yıl tek bir kişinin yönettiğini hatırlatan Gül, Libya ile temaslarında hep 'Gerçek Libyalılar nerede' kaygısını taşıdığını, en son kendisini ziyaret eden Libyalı yöneticilere bunu anlattığında Libyalı yöneticinin ağladığını hatırlatarak "Karşımıza korkudan ne konuşacağını bilmeyen insanlar çıkardı' dedi.  Gül, Mısır, Tunus, Cezayir gibi ülkelerin de benzer süreçler geçirdiğin ancak iktidara gelenleren önemli bir sınavdan geçtiğini iyi yönetim göstermemeleri halinde çok kötü şeyler olabileceği endişesinde olduğun söyledi.Irak'ta tezat oluştuğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Gül,  Irak'ın bütünlüğü için çaba gösterdiklerini, o günlerde Irak'ın kuzeyi yerine tümü için çaba gösterdiklerini bugün Irak'ın Kuzeyine yönelik sıcak ilgi yüzünden birçok ülkenin Türkiye'ye tavır koyduğunu belirterek, Türkiye için Bağdat'ın çok önemli olduğunu ancak Bağdat yönetiminin Türkiye aleyhine konuştuğunu bunu kabullenmelerinin mümkün olmadığını söyledi.  Cumhurbaşkanı Gül, Bağdat'ın Türkiye'ye yönelik tavrında İran'ın rolü olduğunu söyleyemeyeceğini ancak, İran'ın farklı beklentileri olduğunu bildiğini, özellikle Suriye konusunda tezlerinin zıt noktalarda olduğunu söyledi. Gül, İran'ın Irak ve Suriye konusunda kendisine ön bariyerler kurduğunu  kendi tehdit algısı nedeniyle zaman zaman ters düştüklerini söyledi.  Türkiye ile İran arasında 20 milyar dolar civarında oluşan bir dış ticaret hacmine geldiğini bunun çok önemli olduğunu vurguladı.  Gül, Erbil'de bir Türk kalesi bulunduğunu, Kerkük'te herkesin Türkçe konuştuğunu,  bunun unutulmaması gerektiğini söyledi.Gül Türkiye'nin başka ülkelere bakarak politika yapmadığını, ABD ile çok geniş alanda işbirliği içinde olduğunu, Türkiye'nin ABD ile çakışan konularının çok fazla olduğunu, Ortadoğu konusunda Türkiye'nin geçmişinin çok önemli olduğunu bu konuda Türkiye'nin mutlaka dikkate alınması gerektiğini belirtti. Türkiye'nin bu nedenle  Türkiye'nin tekrar Ortadoğu'ya dönüşünün bir zaruretten kaynaklandığını söyledi.  Ortadoğu'da ülkelerin hepsinin ayrı ayrı dengelerinin olduğunu bu nedenle ülkelerle ilişkilerin sağlam tutulmasına öncelik verdiklerini söyledi.TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİNDE GELİNEN SON DURUMMerkel'in Türkiye ziyaretini de değerlendiren Gül,  Almanya'nın Türkiye konusunda rezevrleri bulunduğunu Merkel'in bu konuda dürüst davrandığını,  Fransızların daha farklı olduğunu ve Sarkozy döneminde adeta bir felaket yaşandığını dile getirdi. Gül, Hollande ile görüştüğünü pozisyonlarını değiştirmeye çalıştıklarını ancak köklü bir pozisyon değişkiliği görmediğini söyledi. Gül, "Türkiye kendi fasıllarını kendisi açıp kendisi kapatması lazım. Bu Türkiye için de avantaj, Türkiye sağlıkta, ihalelerde, eğitimde, bilimde neler yapacağını berileyip uyguladğı zaman o ülkelerden biri haline gelmesi mümkün hale geliyor."  Gül; geçmişte Türkiye ile müzakerelerde Türkiye aleyhine tavır alan batılıların bugün Türkiye'nin geldiği noktayı 'AB Türkiye'ye mahkum olacak' noktasında değerlendirecek hale geldiğini belirterek "Türkiye nihayet gerçekleşirse İngiltere gibi olacak. Para birliğine girmesi gerekmeyecektir.  Türkiye için de işin gidişatı belki de böyle olacaktır.GÜL'DEN BEŞİKTAŞ STADYUMU SORUSUBeşiktaş stadyumunun bir saray bahçesinde olduğunu, saray bahçesinin yıkılıp yapıldığını, oranın korunması, oranın bu şekliyle korunması da o stadyumun orada olmasıyla sağlanmıştır.  O stadyumun oradan gitmesinden bir dönem sonra oraya yine bir gökdelen yapılır. O nedenle oranın doğasına uygun bir stadyum yapılması daha iyi olacaktır. Gül, kitap okuduğunu, önemli filmleri de izleme fırsatı bulunduğunu dile getirdi. Lincoln filmini de aldığını yakında izleyeceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ''(Terör arttı, şiddet arttı, dolayısıyla onun için biz buna bir çözüm bulalım, artık bulma noktasına geldik) anlayışında değiliz. Bu mesajın iyi anlaşılması gerekli. Biz inandığımız için, yanlışları gördüğümüz için, doğru olanları yapma irademiz olduğu için böyle bir gayret içerisindeyiz'' dedi.Gül, CNN TÜRK televizyonunda canlı yayınlanan, ''Eğrisi Doğrusu'' adlı programda, ülke gündemine ilişkin soruları yanıtladı.Cumhurbaşkanı Gül, ''Anayasada Türk kavramının olup olmaması, milliyetçilik, Kürt meselesi, bütün bunları nasıl bir çerçevede bize anlatırsınız?'' sorusu üzerine, bunların Türkiye'nin önemli meseleleri, zaman zaman kendilerini çok uğraştıran konular olduğunu söyledi.Bu meselelerin, Türkiye'nin bütün potansiyelini kullanmasına engel olduğunu dile getiren Gül, bu konuları Türkiye'nin gündeminden çıkarmanın, ülkenin menfaatlerine olduğuna inandığını vurguladı. Gül, ''Özellikle Kürt meselesi ve terör meselesi. Bunu iki ayak üzerinde görmek isterim ben. Bu, Türkiye'yi uzun zamanlar çok meşgul etmiştir, şimdi de meşgul etmektedir. Zaman zaman 'Bunu nasıl gündemden çıkartalım' diye gelenler olmuştur fakat netice vermemiştir'' diye konuştu.Gül, şiddetle, terörle bu konularda bir yere varılamayacağına işaret ederek, terörle, şiddetle hak alma ve kazanmanın mümkün olmadığını, bunun döneminin çoktan geçtiğini belirtti.Hiçbir devletin teröre baş eğmeyeceğini, terörle hizaya getirilemeyeceğini vurgulayan Gül, şöyle devam etti:''Devletler, nihayetinde devlet olmanın varlığını sonuna kadar bütün güçleriyle mücadele ederek geçirirler. Devletleri idare edenler gelir geçer ama devletler bu kararlılığını sürdürürler.Kürt meselesi olarak baktığımızda, geçmişin tabii ki bazı yanlışlarının bugünlerde maliyeti ödenmektedir. Türkiye'de yanlışlar sadece Kürt vatandaşlarımızın şikayetleriyle ilgili değildir. Türkiye'de geçmişte birçok yanlışlar vardı. Türkiye'de çok partili sistem uzun süredir uygulanmakta ama özellikle tek partili sistem sırasında yapılan yanlışlıklar var.''Bütün bunların Türkiye'nin demokrasi eksikliğinden kaynaklanan problemler olduğunu dile getiren Gül, Türkiye'nin demokratik standartlarının yükseltilmesi, gelişmiş, modern, kalkınmış demokrasilerin standartlarını uygulamaya başlamalarıyla bu problemlerin aslında ortadan kalkacağına inandığını ifade etti.''Vicdanlarımıza ters geliyorsa, açıkça yanlış dememiz lazım''-''Bir de başka bir unsur var, vicdan unsuru'' diyen Cumhurbaşkanı Gül, şöyle konuştu:''Hepimizin vicdanı olması gerekir veya vicdanlarımıza ters gelen uygulamalar varsa, vicdanlarımıza ters gelen bir durum söz konusuysa, buna açıkça 'yanlış' dememiz lazım. Mesela Kayseri'de ben Kürtçe konuşan görmedim çocukluğumda, büyüdüğümde ama Diyarbakır'a gittiğimde herkesin Kürtçe konuştuğunu gördüm. Ben bunu nasıl inkar edebilirim. İnkar edersem bu benim vicdanımla ilgili bir sorunu ortaya çıkarır. Dolayısıyla bütün bunlara bu çerçeve içinde baktığımızda inanıyorum ki sorunları çözebiliriz.Bu meseleler zaman zaman komşular tarafından kullanılmıştır. Vaktiyle soğuk savaş döneminde, soğuk savaşın aracı olarak kullanılmıştır. Sonra komşular kullanmıştır. Şimdi yine çok kullanılmaya başlanmıştır. Türkiye'nin sanki yumuşak karnı gibi görülmüştür ve bu oyunlara gelenlerin de bunun farkında olmaları gerekir. Bu ülke hepimizindir, bu vatan hepimizindir.''Hiçbir ırk ve etnik grubun sadece bir ülkede yaşamadığını dile getiren Gül, ''Türkler de baktığınızda koskoca bir Türk dünyası var, kaç devlette yaşamaktadırlar. Bazılarında çoğunluk, bazılarında daha az bir şekilde'' diye konuştu.Gül, Kürtlerin de aynı şekilde, Türkiye'de, Orta Doğu'nun birçok bölgesinde yaşadıklarına değinerek, ''Tüm bunları tabii ki ülkeler arasındaki işbirliğinin, dayanışmanın köprüleri şeklinde algılamak gerekir. Ama herkesin kendi ülkesinde barış, huzur içerisinde birinci sınıf vatandaş olarak yaşaması ki bu yönde bir anlayışımız var'' dedi.Cumhurbaşkanı Gül, ''Şunu özellikle söylemek isterim ki 'terör arttı, şiddet arttı, dolayısıyla onun için biz buna bir çözüm bulalım, artık bulma noktasına geldik' anlayışında değiliz. Bu mesajın iyi anlaşılması gerekli. Biz inandığımız için, yanlışları gördüğümüz için, doğru olanları yapma irademiz olduğu için böyle bir gayret içerisindeyiz ve umut ederim ki iyi neticeler verir'' ifadesini kullandı.''Yapılması gerekenleri yapmaktan kaçınmamak gerekir''-''Türkiye'de teröre karşı son 1,5-2 yıl içinde daha kararlı mücadele verildi. Ne oldu da şimdi hem dilimiz, üslubumuz yumuşadı hem çözüm süreci diye başladık. Bizi bu noktaya getiren nedir?'' sorusu üzerine Gül, bu anlayışlarının yeni olmadığını söyledi.''İyi şeyler olacak dediğimde ben geçen sene söylemedim ki daha önce söyledim. Arkadaşlarım da aynı şekilde, Hükümet de aynı şekilde, hep aynı anlayış içinde olduk'' ifadesini kullanan Gül, ''Ama bizim bu anlayışımıza karşı silahla çıkıldığında daha güçlü silahla cevap vermek durumundaydık. Ama buna karşı bir anlayış söz konusu olursa, evet, eğer silahla, şiddetle bir yere varmanın bir faydası yok. O zaman tabii ki demin söylediğim anlayışımız çerçevesi içerisinde zaten yapılması gerekenleri yapmaktan da kaçınmamak gerektiği kanaatindeyim'' dedi.''Farklılıkları saygıyla karşılarsak bunlar problem olmaz''-Cumhurbaşkanı Gül, ''Milliyetçilik tartışması, anayasada Türk milleti kavramının yer alması, almaması, bu konularda ne dersiniz?'' sorusu üzerine, bu konulara dar bir açıdan da geniş bir açıdan da bakılabileceğini ifade etti.Buna birçok örnek verilebileceğini vurgulayan Gül, şunları söyledi:''Türk imparatorlukları dediğimiz Osmanlı İmparatorluğu, Selçuklu İmparatorluğu, bunlar insanlık tarihine Türk imparatorlukları olarak geçmemiş midir? Benim forsumdaki 16 Türk devleti nasıl devletlerdi? Dar anlamda davranmış olsalardı o zaman bunlar insanlık tarihinde Türklerin bu şekilde şanını mühürleyebilirler miydi? Olmazdı. Şimdi onların öz güvenine baktığımızda nasıl geniş bir herkesin farklılığını kucaklama ve herkesin farklılığına saygı gösterme anlayışı var.''Farklılıklar zenginlik olarak görülüp saygı gösterilirse zenginlik, tehdit olarak görülmeye başlandığı andan itibaren de gerçekten tehdit oluşturacağını dile getiren Gül, imparatorlukların ise farklılıkları kucakladığını, gönüllü olarak farklılıkların bir noktada eridiğini ve bunun hep beraber milleti meydana getirdiğini belirtti.Gül, ''Ama siz onu ayrıştırmaya, tanımamaya, insanların soyunu, sopunu, aidiyetini, babasının, dedesinin geldiği yerleri, bunları yok farz etmeye başladığınız andan itibaren, o zaman etnik bilinci adeta kışkırtmış ve etnik bilinci harekete geçirmiş oluruz ki bu yanlış bir şeydir. O açıdan bu etnik meseleleri çok kurcalamamak ve çok oynamamak gerektiği kanaatindeyim'' diye konuştu.Bunları zenginlik olarak görmek gerektiğini vurgulayan Gül, şöyle dedi:''İnsan fıtratındadır, herkes geçmişini, nereden geldiyse atalarına, dedelerine bunlara hep saygı duyar, çocuklarına bunları öğretmek ister. Bunu gayet normal görmemiz gerekir. Hele Türkiye gibi Osmanlı bakiyesi bir toplumda, çok büyük göçler almış bir toplumda, aynı zamanda Orta Doğu ülkesi olan bir ülkede eğer bu tip farklılıkları saygıyla karşılarsak bunlar problem olmaz.Yugoslavya, Belgrad, bütün Adriyatik Denizi'ni yönetiyordu. Bütün Adriyatik Denizi Belgrad'dan idare edilirdi. Ama dar bir milliyetçilik anlayışına girdiler sonunda ellerinde sadece bir avuç Belgrad kaldı. Örnekler çoktur. Bu anlamda ben milliyetçiliğe çok geniş anlamda bakmak gerektiği kanaatindeyim. Etnik, ırkçılık gibi şeyler, bunlar zaten kim bu yoldan gittiyse daima küçültmüştür ve kendi ırkını da küçültmüştür.''-''Demokratik, kalkınmış ülkelerin anayasaları örnek alınmalı''-Cumhurbaşkanı Gül, ''Anayasada Türk milleti teriminin kullanılması tartışmalarının'' sorulması üzerine, ''Türkiye'nin temel unsurlarını tartışacak halimiz yok'' dedi.Bu konularda, modern, demokratik, kalkınmış ülkelerin anayasalarını örnek almak gerektiği kanaatinde bulunduğunu ifade eden Gül, bütün anayasaları incelemek gerektiğini söyledi.Türkiye'deki kurumların da yazarların da siyasi partilerin de bunları incelediğini dile getiren Gül, şöyle konuştu:''Bütün gelişmiş, demokratik, kalkınmış ülkeler, anayasalarını şöyle aldığımızda, onlar bu işi nasıl çözmüşler. Bizim de öyle çözmemiz gerekir. Eşit vatandaşlık, bu işi rahatlatacağı kanaatindeyim. Bu ülkede hepimiz büyük bir milletiz ve bu milletin birliği ve bütünlüğü esastır. Ne kadar çok burada kucaklayıcı olursak o kadar çok bu ülkeye hizmetimiz olur.1924 Anayasası'nda yazılan tarif aslında iyi bir tarif. Çünkü o tarife baktığınızda hem yapısında hem ruhunda Türkiye'de farklı olanları tanıyor. Onları reddeden, inkar eden bir anlayış yok orada. Ama maalesef uygulamalarımız onun hem yapısına hem ruhuna ters bir şeklide olmuş, uzun süre. Bugün zaten onun problemlerini yaşıyoruz. O uygulamalar bilinci oluşturmuş, o bilinci de kullanan, işte o zamanki soğuk savaş dönemi yıllarında kullananlar olmuş, daha sonra da başkaları kullanmış ve iş bugünkü çok kronik ve sıkıntılı hale gelmiş. O açıdan bu meseleyi, gelişmiş, demokratik, kalkınmış ülkeler nasıl çözdüyse öyle çözmeyi doğru buluyorum.''''Türkiye'nin demokratik standartlarını yükseltme arzumuzdan dolayı''-Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ''Müzakere süreci devam ediyor. Bu devlet, hükümet, destekleyen partiler tarafından silah bırakma süreci olarak tanımlanıyor. Neyin karşılığında silah bırakılıyor?'' sorusunu, şöyle yanıtladı:''Herhangi bir pazarlık, böyle bunu görmemek gerekir. Siz bir şiddet karşısında sıkışırsınız ve ondan sonra pazarlığa oturursunuz. Türkiye bugün böyle bir noktada değil. Bugün güvenlik güçlerimiz, başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere gayet profesyonelce, bütün diğer güvenlik güçlerimiz büyük bir koordinasyon ve işbirliğiyle görevlerini belki bütün dönemlerden çok daha iyi şekilde yapmaktadırlar. Ama biz hem vicdanımıza hem de Türkiye'nin demokratik standartlarını yükseltme arzumuzdan dolayı, böyle bir anlayışı da görünce o zaman bu ortam ortaya çıkmaktadır.''''Böyle bir anlayış İmralı'da neden ortaya çıktı'' sorusunu ise Gül, ''Bizim şimdi bu konudaki demokratik standartlarımızı yükseltme dediğimde, bunlar anayasa çerçevesi içerisinde olabilir, kanunlarla olabilir, bunlar yerel yönetimler çerçevesinde olabilir, bunlar kültürel bazda olabilir. Ama bütün bunlar Türkiye'nin milli birliğini ve bütünlüğünü hiçbir şekilde zaafa uğratmayacak çerçeve içerisinde olabilir'' diye yanıtladı.BAŞKANLIK SİSTEMİ KONUSUTürkiye için önemli olanın hangi sistem olursa olsun ne kadar demokratik olduğuna bakmak gerektiğini, bunun için Avrupa ve başka ülkelerin örnek gösterilebileceğini, sistemleri demokratik  yapan dengeler ve kontrol sistemlerinin nasıl yapıldığına bakmak gerektiğini belirterek "Bu sistem başkanlık sisteminde başka parlamenter sistemde başka şekildedir.  Yasama Yürütme ve Yargı'nın bir taraftan bağımsız diğer taraftan birbirine destek olacak şekilde yürütülmesinin önemli olduğunu söyledi.   Her iki sistemlerin noksanlıkları ve avantajları olduğunu bu nedenle olaya tek taraflı bakılmaması gerektiğini söyledi. Gül, sistem değişikliği yapılırken konjoktürel değil geleceğe yönelik yapılması gerektiğini dile getirdi.TÜRKİYE HANGİ SİSTEMİ TERCİH ETMELİBugünkü noktaya yeni bir anayasa yapma çalışması yapmak niyetiyle gelindiğini, bunun için komisyon kurulduğunu dile getiren Gül, sistemlerin işleyişine iyi bakmak gerektiğini dile getirdi. Kendi tercihinin başkanlık mı parlamenter sistemmi olduğu konusun da olayı tartışmaya bıraktığını söyledi. Gül, başkanlık sisteminde noksanlıklar olmaması gerektiğni söyledi. Türk usulü başkanlık tanımına da değinen Gül, geçmişte Türk usulü demokrasi tanımı olduğunu, burda hangi seviyede demokrasinin tercih edildiği konusunun gündeme geldiğini Türkiye'nin yüksek standartlarda bir demokrasi ile yönetilmesinin Türkiye'yi bugünkü noktaya taşıdığını söyledi. Gül Türkiye'nin bugün İslam dünyası ve çevre ülkeler arasında ön plana çıkaran unsurun eşitlik, açıklık şeffaflık, hukukun üstünlüğü, hesap verilebilirliğin Türkiye'yi çevresinden farklılandırdığını dile getirdi.GÜL 2014 SONRASI İÇİN NE DÜŞÜNÜYORCumhurbaşkanı Gül, 2014 yılı sonrasında ne yapacağına ilişkin soruya ise  bu konunun daha vakti olduğunu vakti geldiğinde arkadaşları ile konuşacağını ve tartışarak bir karar vereceğini söyledi. Gül,  2014 sonrası için Başbakan Erdoğan ile bu konuyu kendi aralarında kısa bir şekilde konuştuklarını dile getirdi. Gül, vatan millet meseleleri ile çocukluğundan beri ilgilendiğini, tüm gençliğinin ve üniversite hocalığı döneminin de Türkiye'nin geleceğine ilişkin düşüncelerle geçtiğini, yine de milletin hizmetinde olmaya devam edeceğini söyledi.YARGI KARARLARI İLE İLGİLİ DEĞERLENDİRMEUzun tutukluluk sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Gül, Genelkurmay başkanının tutukluluğunun kendileri için üzüntü taşıdığını, ancak kararı mahkemelerin verdiğini belirtti. Gül, " devlet başkanı olarak Anayasamıza göre yargı konularında telkinde bulunmak, yönlendirmede bulunmak olamaz. Buna öncelikle riyet etmesi gereken Cumhurbaşkanıdır. Ancak görüşler olabilir, benim ifadelerim de bu çerçevede değerlendirilmesini dilerim." dedi. Gül,  3 yıl içinde  önemli platformlarda bu konuyu dile getirdiğini, TBMM Genel Kurulu'nda tüm milletvekilleri ve liderlerin önünde ya da yargı ile ilgili önemli toplantılarda bu görüşleri dile getirdiğini söyledi.  Gül, yeni düzenlemelerle  yargıdaki sıkıntılar azalıyor olsa da  bazı davalarda sıkıntıların devam ettiğini söyledi. Tutukluluk yargıda son çare, bunun için de kaçma veya delillerin yok edilmesi konusunda dikkat edilecek konuların başındadır. Hakimlerin önündeki dosyalarda neler olduğunu bilemiyiz.  Ben usul konusunda daha titiz davranmanın gerekliliğine inanıyorum. Bu davaların daha kısa süre içinde bitirilmesin gerektiğine inanıyorum. Bazı subayların yaşları ortada. Bu süreçte bunların da dikkate alınmasını salık veriyorum.TUTUKLU GENERELLERİN DURUMUGenelkurmay'ın Türkiye'nin güvenliği için büyük çaba gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, ancak savcıların tüm iddiaları kendilerinin ürettiğinin söylenemeyeceğini geçmişte bunların yaşandığının herkes tarafından bilindiğini dile getirek önemli bir görevdeki komutanın yurt dışı görevi yürüttüğünü bunu yurt dışından getirip getirmemenin sıkıntısı olduğunu, bu sıkıntının daha çok Deniz Kuvvetleri'nde bulunduğu gibi gözüktüğünü söyledi.Gül, Katolok suçlar tanımını dile getirerek seçilmiş hükümeti düşürme, çalışmalarına mani olma' noktasından baktığınızda hakimleri ve savcıların da suçlanamayacağını söyledi.  Terör örgütü mensubu olmasa dahi terör örgütü üyesi gibi bir kanun yapılıp da bu yargıya veriliyorsa bundan dolayı  ceza veriliyorsa bunun için hakim ve savcının suçlanamayacağını bunun için öncelikle yasaların yeniden düzenlenmesi gerektiğini bu konuda da yargıda yeni düzenlemeler yapıldığını söyledi.Gül, belirli günlerde hükümet, genelkurmay ve MİT Müsteşarı ile görüştüğünü kendine gerekli bilgiler verildiğini dile getirdi. Yeni yargı paketi çalışmaları sırasında tutuklu bulunan milletvekillerinin de tahliyesinin gündeme gelebileceği düşüncesinde olduğunu yaşı belirli seviyede olanların, kaçma veya delilleri yok etme ihtimalinin değerlendirilmesi gerektiğini ancak tüm bunların zihniyet meselesine takıldığını belirterek kanunlarla bu olayları değerlendirldiğinde herşeyin sınırlandırıldığını, tolerans ve elastikiyetin ortadan kalktığını söyledi.Basın özgürlüğü konusunda sıkıntılar yaşandığı iddialarına da değinen Cumhurbaşkanı Gül, gazetecilik kimliği ile önemli noktalara gelmiş kişilerin tutuklanmış olmasının Türkiye'nin imajını zedelediğini,  bu kişilerin tutuklanmasından önce de tutuklu gazeteciler bulunduğunu ancak o kişilerin gazetecilikten ziyade başka işler yaptığını herkesin bildiğini, Türkiye üzerine gazetecilerle ilgili suçlmalardan sonra gerçek gazeteci olmayanların da tutuklu gazeteciler şemsiyesi altına sokulduğunu söyledi.Gül, "Bir Cumhurbaşkanı bana Osmanlılardan sonra bir Türk'ün bayrağı bu kadar şahlanmamıştı" dedi. Bu söz beni çok gururlandırdı. Buna gölge düşmemesi lazım. Benim dikkat çektiğim konu da bu. Türkiye'nin sadece ekonomisi değil, yumuşak güç tabir edilen tavrına da gölge düşmemesi gerekiyor. İnsanlar da düşündüğünü yazması gerekir. Eğer insanlar düşündüğünü yazmıyorsa o onların sorunudur. Farklı düşünenler de olacaktır.ANAYASA YAZIM ÇALIMALARIYeni anayasa yapımı için uzlaşma komisyonunun kurulmasının çok önemli olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Gül,  daha öncesinde TOBB'un önderliğinde Türkiye'nin her tarafında çalışmalar yapıldığını,  bu çalışmaların boşa gitmesinin düşünülmemesi gerektiğini,  bu fırsatın kaçmaması gerektiğini belirterek "Böyle bir güçlü bir meclis ortaya çıkmaz. Bu kadar çalışmalar da heba olmaması gerekir." dedi.  2010 yılındaki Anayasa değişikliğini desteklediğini söyleyen Gül,  Avrupa Konseyi, AİHM ve Venedik Konseyi gibi Türkiye'nin işbirliği içinde olduğu tüm kurumlar Türkiye'deki noksanlığı anlatıyorlardı. Tüm bu kurumlarla çalışıldı yeni bir akredite yargı sistemi ortaya çıktı. Ben bunun değiştirilmesine gerek olmadığı kanatindeyim." dedi.SURİYE'DEKİ ÇATIŞMALARIN UZAMASI BÜYÜK TEHDİTCumhurbaşkanı Gül, Suriye konusunda üzüldüğünü, Suriye'nin kentleri ile bilindiğini, 900 km'lik komşumuz olan bir ülkenin kendi kendini imha ettiğini, tükendiğini görüyoruz, herşeyden önce büyük bir acı ve yıkım yaşanıyor. Dünyada ilk defa bir devlet kendi halkına karşı balistik füze kullanıyor.  Bir ülkenin kendi uçakları helikopterleri kendi halkı tarafından düşürülüyor.  Allah hiç kimseyi bu duruma düşürmesin. Komşumuzda güvenlik problemleri had safhada, 180 bin cevarında Türkiye'deki kamplarda Suriyeli var. Suriyelileri Türkiye'nin ağırlaması Türkiye'nin şerefidir.  Hükümetin bu kararını dünyanın hertarafı takdirediyor. Türkiye'de büyük bir Suriyeli nüfusu oluştu. bununla ilgili güvenlik problemleri çıkıyor. İnsanlık adına yapılan bir vazifeden taviz verilmemesi gerekir. Bunlar bizi küçültür. Zorda olana kucak açmak bu ülkenin asaletidir. Ancak bu böyle gitmez. Bunun böyle gitmesi suriye'yi yönetenler yok olabilir ancak ondan sonra o ülkeyi yönetecek insanlar da yok olabilir. Bugün Suriye'nin kendi kendisini yok etmesinden fayda umanlar olabilir. Suriye'ye başlangıçta tavır koyanlar bugün aynı noktada değil. Ancak Suriye'ye destek verenler yine aynı noktada. Bunun uzun sürmesi Suriye'nin yok olması demektir. Bu nedenle Umuslararası camianın sorumluluğu var ve kararlılıkla bu işin içine girmesi gerekir.  Türkiye olarak halkın yanında olmamız gerekir. Bugün Suriye'yi yönetenlere Suriye'nin bu noktaya gelceğini gösterdik. Biz kendisine yazdığımız mektupta kendi ülkenizin yönetimine yabancıları karıştırmayın, süratli adımlar atın,   yarın attığınız adımlar yeterli olmayacak. Başbakan, dışişleri bakanı gidip konuştu ancak durum bu noktaya geldi.Cumhurbaşkanı Gül, Ortadoğu ülkelerinde yaşanan değişimlerden dolayı batılı ülkelerin endişeye kapıldığını bu yüzden de Suriye konusunda tavır değişikliğine gittiklerini söyledi. Suriye halkının ılımlı bir halk olduğunu anlatan Gül, yaşayış tarzları itibarı ile serbest bir halk olduğunu belirterek baskıcı bir yönetimi Suriye halkının kabul etmeyeceğini söyledi.  Ancak savaşın uzun sürmesi halinde halkın radikalleştireceğini bunun da kötü sonuçlar doğuracağını söyledi.ARAP DEVRİMİNİN GELDİĞİ SON NOKTALibya'yı 40 yıl tek bir kişinin yönettiğini hatırlatan Gül, Libya ile temaslarında hep 'Gerçek Libyalılar nerede' kaygısını taşıdığını, en son kendisini ziyaret eden Libyalı yöneticilere bunu anlattığında Libyalı yöneticinin ağladığını hatırlatarak "Karşımıza korkudan ne konuşacağını bilmeyen insanlar çıkardı' dedi.  Gül, Mısır, Tunus, Cezayir gibi ülkelerin de benzer süreçler geçirdiğin ancak iktidara gelenleren önemli bir sınavdan geçtiğini iyi yönetim göstermemeleri halinde çok kötü şeyler olabileceği endişesinde olduğun söyledi.Irak'ta tezat oluştuğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Gül,  Irak'ın bütünlüğü için çaba gösterdiklerini, o günlerde Irak'ın kuzeyi yerine tümü için çaba gösterdiklerini bugün Irak'ın Kuzeyine yönelik sıcak ilgi yüzünden birçok ülkenin Türkiye'ye tavır koyduğunu belirterek, Türkiye için Bağdat'ın çok önemli olduğunu ancak Bağdat yönetiminin Türkiye aleyhine konuştuğunu bunu kabullenmelerinin mümkün olmadığını söyledi.  Cumhurbaşkanı Gül, Bağdat'ın Türkiye'ye yönelik tavrında İran'ın rolü olduğunu söyleyemeyeceğini ancak, İran'ın farklı beklentileri olduğunu bildiğini, özellikle Suriye konusunda tezlerinin zıt noktalarda olduğunu söyledi. Gül, İran'ın Irak ve Suriye konusunda kendisine ön bariyerler kurduğunu  kendi tehdit algısı nedeniyle zaman zaman ters düştüklerini söyledi.  Türkiye ile İran arasında 20 milyar dolar civarında oluşan bir dış ticaret hacmine geldiğini bunun çok önemli olduğunu vurguladı.  Gül, Erbil'de bir Türk kalesi bulunduğunu, Kerkük'te herkesin Türkçe konuştuğunu,  bunun unutulmaması gerektiğini söyledi.Gül Türkiye'nin başka ülkelere bakarak politika yapmadığını, ABD ile çok geniş alanda işbirliği içinde olduğunu, Türkiye'nin ABD ile çakışan konularının çok fazla olduğunu, Ortadoğu konusunda Türkiye'nin geçmişinin çok önemli olduğunu bu konuda Türkiye'nin mutlaka dikkate alınması gerektiğini belirtti. Türkiye'nin bu nedenle  Türkiye'nin tekrar Ortadoğu'ya dönüşünün bir zaruretten kaynaklandığını söyledi.  Ortadoğu'da ülkelerin hepsinin ayrı ayrı dengelerinin olduğunu bu nedenle ülkelerle ilişkilerin sağlam tutulmasına öncelik verdiklerini söyledi.TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİNDE GELİNEN SON DURUMMerkel'in Türkiye ziyaretini de değerlendiren Gül,  Almanya'nın Türkiye konusunda rezevrleri bulunduğunu Merkel'in bu konuda dürüst davrandığını,  Fransızların daha farklı olduğunu ve Sarkozy döneminde adeta bir felaket yaşandığını dile getirdi. Gül, Hollande ile görüştüğünü pozisyonlarını değiştirmeye çalıştıklarını ancak köklü bir pozisyon değişkiliği görmediğini söyledi. Gül, "Türkiye kendi fasıllarını kendisi açıp kendisi kapatması lazım. Bu Türkiye için de avantaj, Türkiye sağlıkta, ihalelerde, eğitimde, bilimde neler yapacağını berileyip uyguladğı zaman o ülkelerden biri haline gelmesi mümkün hale geliyor."  Gül; geçmişte Türkiye ile müzakerelerde Türkiye aleyhine tavır alan batılıların bugün Türkiye'nin geldiği noktayı 'AB Türkiye'ye mahkum olacak' noktasında değerlendirecek hale geldiğini belirterek "Türkiye nihayet gerçekleşirse İngiltere gibi olacak. Para birliğine girmesi gerekmeyecektir.  Türkiye için de işin gidişatı belki de böyle olacaktır.GÜL'DEN BEŞİKTAŞ STADYUMU SORUSUBeşiktaş stadyumunun bir saray bahçesinde olduğunu, saray bahçesinin yıkılıp yapıldığını, oranın korunması, oranın bu şekliyle korunması da o stadyumun orada olmasıyla sağlanmıştır.  O stadyumun oradan gitmesinden bir dönem sonra oraya yine bir gökdelen yapılır. O nedenle oranın doğasına uygun bir stadyum yapılması daha iyi olacaktır. Gül, kitap okuduğunu, önemli filmleri de izleme fırsatı bulunduğunu dile getirdi. Lincoln filmini de aldığını yakında izleyeceğini söyledi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve buyuktire.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.