bağcılar escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

Ekmek aslanın ağzında değil midesinde!

Tire 23.06.2015 - 09:46, Güncelleme: 19.02.2023 - 03:58
 

Ekmek aslanın ağzında değil midesinde!

Tireli, çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan, Veysel ve Makbule Akçataş çiftçi, sırt sırta verdikleri hayat mücadelesinde gösterdikleri geçinme gayreti ile ‘ekmeğin aslanın ağzında değil, adeta midesinde olduğunu’ kanıtlamaktalar.
Her yaşta her insan yaşamını devam ettirebilmek ve geçimini sağlayabilmek için kendine uygun işlerde çalışır, hayata tutunmaya çalışır. Ailesi ve sevdikleri ile kader birliği yapıp dayanışma içinde olur. Bazen bu duruş ve mücadele, çok dikkat çekici ve duygusal hikayeler ortaya çıkarır. Bu mücadele içinde olan insan figürüne uygun duruşları dikkat çeken Tireli çalışkan ziraatçı çift Veysel ve Makbule Akçataş’ın hayat hikâyesi bunun en güzel örneklerinden birini sergilemekte.  Veysel Akçataş 58 yaşında KOAH rahatsızlığı olan bir çiftçi. Tek amacı; ‘hayatını çalışmaya adamak ve ailesi ve içinde yaşadığı toplum için üretmek’. Emekli olmasına ve rahatsızlığına rağmen yılmadan çalışan biri. Eşi Makbule Akçataş ise onu hiçbir işinde yalnız bırakmamış cabbar bir kadın. ZORLUKLARDAN DERS ÇIKARAN BİRİ “Kendimi bildim bileli hiç boş durmuş bir insan değilim, çalışmak en büyük aktivitem” diyen Veysel Akçataş,  yıllardan hep ağır işlerde çalıştığını ve tabi haliyle kendisinde çeşitli rahatsızlıklar ortaya çıktığını ifade etmekte. Veysel Akçataş, her şeye rağmen hayata iyimser bir gözle bakabilmekte ve, “Zor günler geçirdik. O günlerden ve anlardan da güzel dersler çıkardık” diyebilmekte. ‘DİŞİ KUŞ’ MİSALİ AİLESİ İÇİN ÇIRPINAN BİR ANADOLU KADINI Yuvası ve ailesi için ‘dişi kuş’ misali çırpınan Makbule Akçataş ise Anadolu kadının çalışkan, kanaatkar ve vefalı profilini en güzel şekilde göstermekte. Hep eşine destek olan, bunu son yıllarda daha da arttıran Makbule hanım, “Ev hanımıyım eşim yıllarca hiç durmadan çalıştı, ailesine yoksulluk nedir yaşatmadı.3 yıl önce geçirdiği rahatsızlıktan sonra hayatımızda çok şey değişti. Eşim nefes alamıyordu. Biranda ne olduğunu anlayamamıştık. O günden sonra eşim nereye giderse, bende arkasından gitmeye başladım” dedi. “HAYVANLARIMI SATMAMAK İÇİN DİRENİYORUM” Kendi dertlerini sıralayan ve bunlarla dertlenirken, bir anda tüm çiftçilerin sesi gibi konuşmasını sürdürmeye devam eden Veysel Akçataş; “Her yıl bahar geldiğinde eşimle birlikte tarlamıza ot biçmeye gideriz. Büyükbaş hayvancılığı ile uğraşıyorum. Ülkemiz çiftçisi çok zor günlerden geçiyor. İneklerimizin verdiği süt aldığımız yemlerin, arpaların ve samanların maliyetini karşılayamıyor. Birçok arkadaşım hayvanlarını satmakla yüz yüze kaldılar benim durumumun da onlardan kalır bir yanı yok aslında, son bir yıldır hayvanlarımı satmamak için direniyorum” ifadesini kullandı. “BİR GÜN TATİLİMİZ, İZNİMİZ YOK !” Makbule Akçataş, çok yorulduklarını bir gün bile tatillerinin olmadığını, bunu Allah’a şikâyet olsun diye ifade etmediğini söyledi ve bir bayan olarak çok zorlandığını ama eşini o halde bırakmaya gönlünün el vermediğini dile getirdi. Tek sıkıntılarının; çiftçiye yeterince değer verilmemesi ve büyük işletme ve çiftliklerin kendileri gibi küçük iş yapan çiftçileri bitirme gayreti olduğunu söyleyen anne Akçataş, “İlçemizde hayvancılık tesisleri kuruldu. İşletmeler ellerimizdeki hayvanları ‘nasıl ucuza alırız’ diye yarış halindeler. Hayvanlarımızı satmamak için bir grup çiftçi arkadaşımızla onlara karşı direnmeye çalışıyoruz. Çok sıkıntılı günler geçirdik. Yem çuvalının fiyatı 55 lira, saman paketinin fiyatı ise 30 lira olmuştu. Şuan saman fiyatları biraz düşse de çiftçi yine mağdur” dedi. “BAHARIN GELDİĞİNE BİLE SEVİNEMİYORUZ !”                                                                   Makbule Akçataş, sözlerinin devamını, “İki yıldır işin içinden çıkamıyoruz hayvanlarımızın verdiği süt aldığımız yemlerin parasını anca çıkartıyor bizde bahar aylarında tarlamızdan ot biçerek hayvanlarımızın yeşilliğini almasını ve biten silaj darısına destek olmasını sağlamaya çalışıyoruz. Traktörümüz bozulduktan sonra bu işi arabamızla yapmaya başladık. Arabamızda sadece ön cam dışında arabanın her tarafını ot ile dolduruyoruz. Otları eşim kosa yardımıyla biçiyor bende biçilen otları arabaya yüklüyorum. Bazen baharın geldiğine bile sevinemiyorum. Bayan için zor bir iş ama bu halimize de şükür. Yaşadığımız ilçe küçük bir yer herkesin dikkatini çekmiş olmalı ki tanıyan ve tanımayan herkes bizi bu yaşta bu işi yaptığımız için tebrik ediyor, bu bizi mutlu etmeye yetiyor en güzeli de işsizlikten yakınan gençlerimize örnek oluyoruz.” şeklinde getirdi. “KİMSE ÇİFTÇİLİK YAPMAK İSTEMİYOR !” Akçataş ailesinin reisi Veysel Akçataş, çiftçilik ve hayvancılığa her zamankinden daha fazla önem ve öncelik verilmesi gerektiğini belirtti ve düşüncelerini şu sözlerle noktaladı: “Biz belli bir yaşa geldik yine de iyi kötü kendi yağımızda kavruluyoruz beni korkutan şey ilerde çocuklarımızın ne iş yapacağı, her yer endüstrileşiyor eskisi gibi pazarlarımızda organik sebze, meyve bulamıyoruz. Kimse çiftçilik yapmak istemiyor herkes fabrikalara iş başvurusunda bulunuyor. Çiftçilik mesleğine sahip çıkılsın elimizden tutulsun eğer böyle giderse ileride bütün her şeyi Yurtdışından getirecekler.”     HABER:  HANİFE AKÇATAŞ                                                                                                                             
Tireli, çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan, Veysel ve Makbule Akçataş çiftçi, sırt sırta verdikleri hayat mücadelesinde gösterdikleri geçinme gayreti ile ‘ekmeğin aslanın ağzında değil, adeta midesinde olduğunu’ kanıtlamaktalar.

Her yaşta her insan yaşamını devam ettirebilmek ve geçimini sağlayabilmek için kendine uygun işlerde çalışır, hayata tutunmaya çalışır. Ailesi ve sevdikleri ile kader birliği yapıp dayanışma içinde olur. Bazen bu duruş ve mücadele, çok dikkat çekici ve duygusal hikayeler ortaya çıkarır.

Bu mücadele içinde olan insan figürüne uygun duruşları dikkat çeken Tireli çalışkan ziraatçı çift Veysel ve Makbule Akçataş’ın hayat hikâyesi bunun en güzel örneklerinden birini sergilemekte.  Veysel Akçataş 58 yaşında KOAH rahatsızlığı olan bir çiftçi. Tek amacı; ‘hayatını çalışmaya adamak ve ailesi ve içinde yaşadığı toplum için üretmek’. Emekli olmasına ve rahatsızlığına rağmen yılmadan çalışan biri. Eşi Makbule Akçataş ise onu hiçbir işinde yalnız bırakmamış cabbar bir kadın.

ZORLUKLARDAN DERS ÇIKARAN BİRİ

“Kendimi bildim bileli hiç boş durmuş bir insan değilim, çalışmak en büyük aktivitem” diyen Veysel Akçataş,  yıllardan hep ağır işlerde çalıştığını ve tabi haliyle kendisinde çeşitli rahatsızlıklar ortaya çıktığını ifade etmekte. Veysel Akçataş, her şeye rağmen hayata iyimser bir gözle bakabilmekte ve, “Zor günler geçirdik. O günlerden ve anlardan da güzel dersler çıkardık” diyebilmekte.

‘DİŞİ KUŞ’ MİSALİ AİLESİ İÇİN ÇIRPINAN BİR ANADOLU KADINI

Yuvası ve ailesi için ‘dişi kuş’ misali çırpınan Makbule Akçataş ise Anadolu kadının çalışkan, kanaatkar ve vefalı profilini en güzel şekilde göstermekte. Hep eşine destek olan, bunu son yıllarda daha da arttıran Makbule hanım, “Ev hanımıyım eşim yıllarca hiç durmadan çalıştı, ailesine yoksulluk nedir yaşatmadı.3 yıl önce geçirdiği rahatsızlıktan sonra hayatımızda çok şey değişti. Eşim nefes alamıyordu. Biranda ne olduğunu anlayamamıştık. O günden sonra eşim nereye giderse, bende arkasından gitmeye başladım” dedi.

“HAYVANLARIMI SATMAMAK İÇİN DİRENİYORUM”

Kendi dertlerini sıralayan ve bunlarla dertlenirken, bir anda tüm çiftçilerin sesi gibi konuşmasını sürdürmeye devam eden Veysel Akçataş; “Her yıl bahar geldiğinde eşimle birlikte tarlamıza ot biçmeye gideriz. Büyükbaş hayvancılığı ile uğraşıyorum. Ülkemiz çiftçisi çok zor günlerden geçiyor. İneklerimizin verdiği süt aldığımız yemlerin, arpaların ve samanların maliyetini karşılayamıyor. Birçok arkadaşım hayvanlarını satmakla yüz yüze kaldılar benim durumumun da onlardan kalır bir yanı yok aslında, son bir yıldır hayvanlarımı satmamak için direniyorum” ifadesini kullandı.

“BİR GÜN TATİLİMİZ, İZNİMİZ YOK !”

Makbule Akçataş, çok yorulduklarını bir gün bile tatillerinin olmadığını, bunu Allah’a şikâyet olsun diye ifade etmediğini söyledi ve bir bayan olarak çok zorlandığını ama eşini o halde bırakmaya gönlünün el vermediğini dile getirdi. Tek sıkıntılarının; çiftçiye yeterince değer verilmemesi ve büyük işletme ve çiftliklerin kendileri gibi küçük iş yapan çiftçileri bitirme gayreti olduğunu söyleyen anne Akçataş, “İlçemizde hayvancılık tesisleri kuruldu. İşletmeler ellerimizdeki hayvanları ‘nasıl ucuza alırız’ diye yarış halindeler. Hayvanlarımızı satmamak için bir grup çiftçi arkadaşımızla onlara karşı direnmeye çalışıyoruz. Çok sıkıntılı günler geçirdik. Yem çuvalının fiyatı 55 lira, saman paketinin fiyatı ise 30 lira olmuştu. Şuan saman fiyatları biraz düşse de çiftçi yine mağdur” dedi.

“BAHARIN GELDİĞİNE BİLE SEVİNEMİYORUZ !”                                                                  

Makbule Akçataş, sözlerinin devamını, “İki yıldır işin içinden çıkamıyoruz hayvanlarımızın verdiği süt aldığımız yemlerin parasını anca çıkartıyor bizde bahar aylarında tarlamızdan ot biçerek hayvanlarımızın yeşilliğini almasını ve biten silaj darısına destek olmasını sağlamaya çalışıyoruz. Traktörümüz bozulduktan sonra bu işi arabamızla yapmaya başladık. Arabamızda sadece ön cam dışında arabanın her tarafını ot ile dolduruyoruz. Otları eşim kosa yardımıyla biçiyor bende biçilen otları arabaya yüklüyorum. Bazen baharın geldiğine bile sevinemiyorum. Bayan için zor bir iş ama bu halimize de şükür. Yaşadığımız ilçe küçük bir yer herkesin dikkatini çekmiş olmalı ki tanıyan ve tanımayan herkes bizi bu yaşta bu işi yaptığımız için tebrik ediyor, bu bizi mutlu etmeye yetiyor en güzeli de işsizlikten yakınan gençlerimize örnek oluyoruz.” şeklinde getirdi.

“KİMSE ÇİFTÇİLİK YAPMAK İSTEMİYOR !”

Akçataş ailesinin reisi Veysel Akçataş, çiftçilik ve hayvancılığa her zamankinden daha fazla önem ve öncelik verilmesi gerektiğini belirtti ve düşüncelerini şu sözlerle noktaladı: “Biz belli bir yaşa geldik yine de iyi kötü kendi yağımızda kavruluyoruz beni korkutan şey ilerde çocuklarımızın ne iş yapacağı, her yer endüstrileşiyor eskisi gibi pazarlarımızda organik sebze, meyve bulamıyoruz. Kimse çiftçilik yapmak istemiyor herkes fabrikalara iş başvurusunda bulunuyor. Çiftçilik mesleğine sahip çıkılsın elimizden tutulsun eğer böyle giderse ileride bütün her şeyi Yurtdışından getirecekler.”

 

 

HABER:  HANİFE AKÇATAŞ

                                                                                                           

                

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve buyuktire.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.