bağcılar escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

Cüneyt Tanyeri
Köşe Yazarı
Cüneyt Tanyeri
 

GEVREK, PEYNİR ve GAZOZ

On yedi yazar ve şairin ürünlerinin yer aldığı “Vapur Öyküleri” adlı kitapta şiirleri yayımlanana kadar şairimizin adını çok az kişi biliyordu. Ben de geç tanıdım Özgür Sürek’i.   Şairimiz, gezmeyi seven, entelektüel, zeki, kibar ve genç bir öğretmen… Az konuşan, yoğun düşünen biri… Çevresinde yer etmiş çizgileriyle Özgür Sürek’i mübadele yıllarına dönmeden tanıyamayız. Trajik bir olay... O yıllarda Selanik’ten ülkemize gönderilen vatandaşlarımızdan biri de henüz çocuk yaştaki dedesidir. Artık Anadolu’ya dönüş vakti gelmiştir. Vapura binenler arasında dedesi ve ailesi de vardır. Yolda dedesinin bir kardeşi dünyaya gelir ama kader midir, zorlu şartlardan mıdır bilinmez, bebek yaşama tutunamaz ve gömülemeyeceği için denize atılır, denize gömülür de diyebiliriz.   İşte bu olayı yıllar sonra öğrenen şairimiz, vapurlara karşı derin bir ilgi duyar. Şiirleriyle yer aldığı ilk kitabın adı da “Vapur Öyküleri”dir.  Dedesinin mübadeleyle gelip yerleştiği Bayındır’dan babasının görevi nedeniyle ayrılarak Edirne’ye giderler. Sekiz yaşındayken tatil için geldikleri İzmir’de ilk kez denizi görür ve Karşıyaka’ya geçmek için vapura biner. Vapur, yaşamında yeni bir anlam kazanır. “Bana çocukluğumdan iki şey kaldı, biri vapur…” derken çocukluğuyla vapuru özdeşleştirir. Hâlâ daha ilk fırsatta İzmir’de Konak-Karşıyaka vapurlarına koştura koştura yetişmeye çalışması çocukluğuna bir kaçıştır belki de…   Vapur, böylesine çok çağrışımlıdır yaşamında ve tabii gezmek, seyahat demektir biraz da. Şair için istasyon önemli değildir; o, yolu ve yolcuyu sever. Avrupa’nın hemen her ülkesine gider; farklı kültürleri tanır; sokaklarında kaybolur; yemeklerini yer; müziklerini dinler; evlerin, insanların hikâyesini arar. “Fakat hikâyeler bana istemsizce gelir ve kaçmasına izin vermeden not alırım.” derken hikâyeci yönüne değinir: “Şiir, kuma kaldırmaz!” ikazıyla hiçbir zaman hikâye yazmayacağını ifade eder.   “Bana çocukluğumdan iki şey kaldı, biri vapur…” demişti, diğeri? Diğerinin ise “Dört Mevsim” gazozu olduğunu öğreniyoruz. Orta yaşlarda olup da çocukluğunda gazoz içmeyen, gazozuna maç yapmayan, gazoz kapağı biriktirmeyen yoktur! Bu nedenle ne zaman “gazoz” sözcüğünü duysak geçmişe özlem duyarız ama şairimizde sadece özlem değil; sevgi, dayanışma, sıcaklık duyguları da uyanır. Çocukluk yıllarında maçları sevmediği halde sırf gazoz içebilmek için kahvelerde maç izler.   Şair, yaz aylarını çok sever. “Hayat, yaz aylarının toplamıdır.” der. Çünkü tatil yaz aylarında başlar. Bu mevsimde vapura biner, gazoz içer ve seyahate çıkar.   Özgür Sürek; Ege aşığı, Tire bencili, İzmir nişanlısıdır. Tire’nin hâlâ daha Ege kültürünü koruduğunu düşünür. Tire’de müdavimi olduğu kır kahvesindeki selvisinin yanındaki masada oturur, saatlerce okur. Selvi ve manzara yan yana gelince mutlaka bir şiir çıkar ortaya, çünkü bir yandan selvi ölümü hatırlatırken diğer taraftan manzara sanki yaşamın kıymetini fısıldar. Sabah erkenden kalkar bir gevrek bir de tulum peyniri alır. Onun için gevrek ve peynir asla yiyecek değildir, onlar Tire’nin simgesidir. Hele kahveler… Kahveleri asla eğlence yerleri olarak görmez; aksine dertlerin, sevinçlerin paylaşıldığı, sorunların tartışıldığı mekânlardır.   Üniversite yıllarında şiire başlayan şair, şiiri hayatla iletişim kanalı olarak görür. Aşk zemininde hayatı sorgular. Şiirlerinde imge kullanır ama imgeyi zorlamaz. Yukarıda andığım olayın da etkisiyle belki, bütün yazılarında ve tavırlarında geçmişe özlem duygusu sezilir, ancak geçmişe takılıp kalmaz. Şiirlerinde yer yer İkinci Yeni’nin etkileri ön plana çıkar ama asıl amaç müzikaliteyi yakalamaktır. Çünkü müziği çok sever,  her hafta İzmir’e gidip klasik müzik konserlerini izler.   Amerikan Dili ve Edebiyatı mezunu olan şair, halen Bayındır Anadolu Lisesinde İngilizce Öğretmenliği görevini sürdürmektedir. Çok sevdiği yaz mevsimi gelince sırt çantasını alıp yeni kültürlerle tanışmak için yeni ufuklara açılmayı beklemektedir.   KURTULUŞ ATEŞİ YAKILALI 100 YIL OLDU   Pazar günü kutlayacak olduğumuz 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’mızın 100. yılını şimdiden kutlarken tarihteki ilginç bir olaydan söz etmek isterim:   İzmir Atatürk Lisesinin ismi Cumhuriyet öncesi İzmir Mekteb-i Sultanisi’dir. Yunan ordusu İzmir’e çıkma kararı aldığında Mekteb-i Sultani öğretmenlerinden Mustafa Necati önderliğinde halkın katıldığı bir toplantı bu okulda yapılır. İşgale karşı direnmek için hemen o gece protesto mitingi yapmak amacıyla bir bildiri hazırlanarak yakalarında Mekteb-i Sultani arması olan öğrenciler tarafından Konak’ta dağıtılır. “Ey Bedbaht Türk!” başlığıyla dağıtılan bildiride halk, Musevi Maşatlığı’nda (Bahri Baba Parkı) yapılacak mitinge davet edilir. “Maşatlık Bildirisi” adını taşıyan bildiri, Kurtuluş Savaş’ımızın ilk direniş bildirisidir.   Dostlar; edebiyatla kalın, asla umutsuz kalmayın.
Ekleme Tarihi: 17 Mayıs 2019 - Cuma

GEVREK, PEYNİR ve GAZOZ

On yedi yazar ve şairin ürünlerinin yer aldığı “Vapur Öyküleri” adlı kitapta şiirleri yayımlanana kadar şairimizin adını çok az kişi biliyordu. Ben de geç tanıdım Özgür Sürek’i.

 

Şairimiz, gezmeyi seven, entelektüel, zeki, kibar ve genç bir öğretmen… Az konuşan, yoğun düşünen biri… Çevresinde yer etmiş çizgileriyle Özgür Sürek’i mübadele yıllarına dönmeden tanıyamayız. Trajik bir olay... O yıllarda Selanik’ten ülkemize gönderilen vatandaşlarımızdan biri de henüz çocuk yaştaki dedesidir. Artık Anadolu’ya dönüş vakti gelmiştir. Vapura binenler arasında dedesi ve ailesi de vardır. Yolda dedesinin bir kardeşi dünyaya gelir ama kader midir, zorlu şartlardan mıdır bilinmez, bebek yaşama tutunamaz ve gömülemeyeceği için denize atılır, denize gömülür de diyebiliriz.

 

İşte bu olayı yıllar sonra öğrenen şairimiz, vapurlara karşı derin bir ilgi duyar. Şiirleriyle yer aldığı ilk kitabın adı da “Vapur Öyküleri”dir.  Dedesinin mübadeleyle gelip yerleştiği Bayındır’dan babasının görevi nedeniyle ayrılarak Edirne’ye giderler. Sekiz yaşındayken tatil için geldikleri İzmir’de ilk kez denizi görür ve Karşıyaka’ya geçmek için vapura biner. Vapur, yaşamında yeni bir anlam kazanır. “Bana çocukluğumdan iki şey kaldı, biri vapur…” derken çocukluğuyla vapuru özdeşleştirir. Hâlâ daha ilk fırsatta İzmir’de Konak-Karşıyaka vapurlarına koştura koştura yetişmeye çalışması çocukluğuna bir kaçıştır belki de…

 

Vapur, böylesine çok çağrışımlıdır yaşamında ve tabii gezmek, seyahat demektir biraz da. Şair için istasyon önemli değildir; o, yolu ve yolcuyu sever. Avrupa’nın hemen her ülkesine gider; farklı kültürleri tanır; sokaklarında kaybolur; yemeklerini yer; müziklerini dinler; evlerin, insanların hikâyesini arar. “Fakat hikâyeler bana istemsizce gelir ve kaçmasına izin vermeden not alırım.” derken hikâyeci yönüne değinir: “Şiir, kuma kaldırmaz!” ikazıyla hiçbir zaman hikâye yazmayacağını ifade eder.

 

“Bana çocukluğumdan iki şey kaldı, biri vapur…” demişti, diğeri? Diğerinin ise “Dört Mevsim” gazozu olduğunu öğreniyoruz. Orta yaşlarda olup da çocukluğunda gazoz içmeyen, gazozuna maç yapmayan, gazoz kapağı biriktirmeyen yoktur! Bu nedenle ne zaman “gazoz” sözcüğünü duysak geçmişe özlem duyarız ama şairimizde sadece özlem değil; sevgi, dayanışma, sıcaklık duyguları da uyanır. Çocukluk yıllarında maçları sevmediği halde sırf gazoz içebilmek için kahvelerde maç izler.

 

Şair, yaz aylarını çok sever. “Hayat, yaz aylarının toplamıdır.” der. Çünkü tatil yaz aylarında başlar. Bu mevsimde vapura biner, gazoz içer ve seyahate çıkar.

 

Özgür Sürek; Ege aşığı, Tire bencili, İzmir nişanlısıdır. Tire’nin hâlâ daha Ege kültürünü koruduğunu düşünür. Tire’de müdavimi olduğu kır kahvesindeki selvisinin yanındaki masada oturur, saatlerce okur. Selvi ve manzara yan yana gelince mutlaka bir şiir çıkar ortaya, çünkü bir yandan selvi ölümü hatırlatırken diğer taraftan manzara sanki yaşamın kıymetini fısıldar. Sabah erkenden kalkar bir gevrek bir de tulum peyniri alır. Onun için gevrek ve peynir asla yiyecek değildir, onlar Tire’nin simgesidir. Hele kahveler… Kahveleri asla eğlence yerleri olarak görmez; aksine dertlerin, sevinçlerin paylaşıldığı, sorunların tartışıldığı mekânlardır.

 

Üniversite yıllarında şiire başlayan şair, şiiri hayatla iletişim kanalı olarak görür. Aşk zemininde hayatı sorgular. Şiirlerinde imge kullanır ama imgeyi zorlamaz. Yukarıda andığım olayın da etkisiyle belki, bütün yazılarında ve tavırlarında geçmişe özlem duygusu sezilir, ancak geçmişe takılıp kalmaz. Şiirlerinde yer yer İkinci Yeni’nin etkileri ön plana çıkar ama asıl amaç müzikaliteyi yakalamaktır. Çünkü müziği çok sever,  her hafta İzmir’e gidip klasik müzik konserlerini izler.

 

Amerikan Dili ve Edebiyatı mezunu olan şair, halen Bayındır Anadolu Lisesinde İngilizce Öğretmenliği görevini sürdürmektedir. Çok sevdiği yaz mevsimi gelince sırt çantasını alıp yeni kültürlerle tanışmak için yeni ufuklara açılmayı beklemektedir.

 

KURTULUŞ ATEŞİ YAKILALI 100 YIL OLDU

 

Pazar günü kutlayacak olduğumuz 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’mızın 100. yılını şimdiden kutlarken tarihteki ilginç bir olaydan söz etmek isterim:

 

İzmir Atatürk Lisesinin ismi Cumhuriyet öncesi İzmir Mekteb-i Sultanisi’dir. Yunan ordusu İzmir’e çıkma kararı aldığında Mekteb-i Sultani öğretmenlerinden Mustafa Necati önderliğinde halkın katıldığı bir toplantı bu okulda yapılır. İşgale karşı direnmek için hemen o gece protesto mitingi yapmak amacıyla bir bildiri hazırlanarak yakalarında Mekteb-i Sultani arması olan öğrenciler tarafından Konak’ta dağıtılır. “Ey Bedbaht Türk!” başlığıyla dağıtılan bildiride halk, Musevi Maşatlığı’nda (Bahri Baba Parkı) yapılacak mitinge davet edilir. “Maşatlık Bildirisi” adını taşıyan bildiri, Kurtuluş Savaş’ımızın ilk direniş bildirisidir.

 

Dostlar; edebiyatla kalın, asla umutsuz kalmayın.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve buyuktire.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.