bağcılar escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

Sadık Medin
Köşe Yazarı
Sadık Medin
 

MERSİ MADAM-PARDON MÖSYÖ

Günümüzde İsrail'in Hamas'a karşı saldırısından sonra, Gazze'nin kuzeyinden güneyine göçe zorlanan Filistinliler'in dramlarını Tv'lerde bir buçuk aydır ibretle izliyoruz. Bazı İsrail vatandaşları, başta ( neden yahu) pardon Netenyahu  hükümetine tepki gösterse de şu ana kadar bir ateşkes kararı çıkmamış durumda..   Gazze'de durum vahim. Çoluk çocuk, sivil kadın erkek, yaşlı, hasta denilmeden susuz gıdasız ,ışıksız ilaçsız bir halk ölüme mahkum edilmekte. "Omuz üstünde baş, taş üstünde taş" kalmamacısına Gazze'yi önce insansızlaştırma sonra işgal ve ilhak planları devreye sokulmakta. Birleşmiş milletlerin sözü İsrail'e geçmiyor. Daimi üyelerin bir kaçı İsrail'i devamlı kolluyor. Çifte standartla, küçücük bir  ülke halkıyla birlikte haritadan siliniyor.   Soykırımı bir tarihte yaşamış olan bir halk günümüzde bir başka halka beterini uyguluyor. Dünyanın diğer ülkelerinde yapılan protestoları ne ABD ne de İsrail kaâle almıyor. Ülkemizde de bazı kınama ve telin protestoları yapılmıyor değil. Son günlerde İsrail kaynaklı malların üzerinde tepinmeler, kolaları yollara dökmeler vb. görüntüleri Tv kanallarında izliyoruz.Bu tip tepkilerle ilk defa karşılaşmıyoruz tabii ki.   Yeni Tire Haber Gazetesi'nde çıkan 07 Şubat 2001 tarihli yazımı aynen aktarıyorum. "Sözde Ermeni soykırımı yasa tasarısı  Fransız parlemontasında otuz küsur parlamenter tarafından (Körlerle sağırlar birbirini ağırlar) atalar sözüne paralel bir şekilde onaylandı. Fransız mallarına boykot uygulamak konusunda tepkiler hızla gelişti.Türk-Fransız ilişkilerinde bu güne dek böylesine bir tepki görülmemişti. İtalya'yla olan verirsin-vermezsin  meselesinde yapıldığı gibi, birkaç dar gelirli vatandaş Fransız mallarının üzerinde dövünecek, vurup kıracak, bir başkası eski model arabasını ibret-i âlem için meydanlarda yakacak. Amma ve lâkin olan bitene fransız kalan yerli mösyöler olayı tebessümle karşılayacak son model Fransız malı otomobiliyle meydandan uzaklaşacak.   Sinirlerimizi depreştirmeden şu son olaya hele bir serin kanlılıkla yaklaşalım. Milyarlarca dolarlık iş bağlantılarımız var. Çok uluslu ortaklıklarda yerimiz var. "Sırtımızda yumurta küfesi yok" ki deyip kristale benzer ekonomik ilişkileri yere atıp kıramayız ki. Tepkimiz olmayacak mı?. Olmaz olur mu hiç. Alâsı olur, daniskası olur, ama bu şekilde olmaz.  Çözüm şeklinin nasıl olacağını, siyasetçilere, tarihçilere, kitle örgütlerine bırakıp hissiyatımızı dile getirmeye çalışalım.     Herhangi bir günün sabahında BANYO'ya girip  TERMOSİFON ya da ŞOFBEN  marifetiyle bir güzel yıkandınız."Sıhhatler olsun". İşe gitmek üzere İSTASYON'a doğru yürüdünüz. Bir GAZETE aldınız, para üstü veren tezgahtara MERSİ  dediniz. Ha bu arada birisinin ayağına bastınız "PARDON" dediniz. BANLİYÖ TREN'i İSTASYON'a yaklaştı, duran TREN'e bindiniz. Beş dakika geçer geçmez KONDÜKTÖR biletinizi KONTROL etti. GAR, RAY, LOKOMOTİF, PULMAN kelimelerinin anlamlarını anlamaya çalışarak ineceğiniz yere de geldiniz.   METROPOL denilen büyük şehirin METRO imkanlarından yararlanarak iş günü sonunda bir RESTORAN'a kapağı attınız.ŞEF GARSON'u çağırıp MENÜ'den birkaç yemek siparişi verdiniz. Fransız isimli çorba, tatlı ve içeceklerle iyice yiyip içip doydunuz. Bu güne kadar bir Fransız şarabı içmeseniz de Fransız KÜLTÜRÜ' nden bolca yararlandınız. Ne diyelim, "Afiyet şeker olsun"   Akşam oldu, TELEVİZYON'da AVANTÜR bir FİLM izlediniz. Geçen yaz denize girmeden önce KABİN'de soyunup MAYONUZ'u giydiğinizde birden aklınıza geliverdi. Yaz tatilinda gittiğiniz sahil kentinin PANORAMİK görüntüsü ne hoştu ne güzeldi. Bu köşe yazısını halâ sabırla okumaya devam ediyorsanız SİGARA' nızın dumanını çocuklarınızın bulunduğu ortamda lütfen fosu fosur sağa sola savurmayınız. BRONŞLAR'nızı  NİKOTİN'le, katranla ve  yüzlerce zararlı maddeyle   dolduruyorsanız gazetemizin kısıtlı olanaklarıyla TURİSTİK bir geziyi hakettiniz (!)... Şimdiden kendinize KARTPOSTAL'lar beğenebilirsiniz. Az önce yediğiniz OMLET kokusunu gidermek için size uygun hoşunuza gidecek bir PARFÜM ya da LOSYON kullanın isterseniz.   Kafanızda yavaş yavaş AMPULLER yanıp sönmeye başladı galiba. Amman dikkat edin BULVAR 'da yürürken size, markası önemli değil bir MOPED çarpmasın. Reklama girer düşüncesiyle adını vermiyoruz bir OTOMOBİL ezmesin...   Eğitimden sağlığa, kültürden sanata, tarımdan sanayiye varıncaya dek iliğimize işlemiş bir yabancı dilin kulu kölesi olmuşuz farkında değiliz. Bir tek ibadet ettiğimiz camilerde yok bu dilin etkisi diyemiyorum maallesef. Minarelerde HOPARLÖR, minberlerde MİKROFON...Fransız mallarına boykot ha !. Her yerde söylemeyin adama gülerler.   İnsanımız birbirine karşı FRANSIZ kalmış. LAİK-ANTİLAİK, şucu bucu tartışmalarına düşmüşüz. Yaşantımıza en azından iki yüz-üç yüz Fransızca sözcük girmiş. Türkçe'lerini bulup buşuramıyoruz. Fransızcalarını atmıyoruz atamıyoruz EKRAN karşısında çekirdek çitleyip BOYKOT haberlerini izliyoruz... Mehmet Sadık Medin 07 Şubat 2001 (Güncelleme 22 Kasım 2023)
Ekleme Tarihi: 29 Kasım 2023 - Çarşamba

MERSİ MADAM-PARDON MÖSYÖ

Günümüzde İsrail'in Hamas'a karşı saldırısından sonra, Gazze'nin kuzeyinden güneyine göçe zorlanan Filistinliler'in dramlarını Tv'lerde bir buçuk aydır ibretle izliyoruz. Bazı İsrail vatandaşları, başta ( neden yahu) pardon Netenyahu  hükümetine tepki gösterse de şu ana kadar bir ateşkes kararı çıkmamış durumda..

 

Gazze'de durum vahim. Çoluk çocuk, sivil kadın erkek, yaşlı, hasta denilmeden susuz gıdasız ,ışıksız ilaçsız bir halk ölüme mahkum edilmekte. "Omuz üstünde baş, taş üstünde taş" kalmamacısına Gazze'yi önce insansızlaştırma sonra işgal ve ilhak planları devreye sokulmakta. Birleşmiş milletlerin sözü İsrail'e geçmiyor. Daimi üyelerin bir kaçı İsrail'i devamlı kolluyor. Çifte standartla, küçücük bir  ülke halkıyla birlikte haritadan siliniyor.

 

Soykırımı bir tarihte yaşamış olan bir halk günümüzde bir başka halka beterini uyguluyor. Dünyanın diğer ülkelerinde yapılan protestoları ne ABD ne de İsrail kaâle almıyor.

Ülkemizde de bazı kınama ve telin protestoları yapılmıyor değil. Son günlerde İsrail kaynaklı malların üzerinde tepinmeler, kolaları yollara dökmeler vb. görüntüleri Tv kanallarında izliyoruz.Bu tip tepkilerle ilk defa karşılaşmıyoruz tabii ki.

 

Yeni Tire Haber Gazetesi'nde çıkan 07 Şubat 2001 tarihli yazımı aynen aktarıyorum.

"Sözde Ermeni soykırımı yasa tasarısı  Fransız parlemontasında otuz küsur parlamenter tarafından (Körlerle sağırlar birbirini ağırlar) atalar sözüne paralel bir şekilde onaylandı.

Fransız mallarına boykot uygulamak konusunda tepkiler hızla gelişti.Türk-Fransız ilişkilerinde bu güne dek böylesine bir tepki görülmemişti.

İtalya'yla olan verirsin-vermezsin  meselesinde yapıldığı gibi, birkaç dar gelirli vatandaş Fransız mallarının üzerinde dövünecek, vurup kıracak, bir başkası eski model arabasını ibret-i âlem için meydanlarda yakacak. Amma ve lâkin olan bitene fransız kalan yerli mösyöler olayı tebessümle karşılayacak son model Fransız malı otomobiliyle meydandan uzaklaşacak.

 

Sinirlerimizi depreştirmeden şu son olaya hele bir serin kanlılıkla yaklaşalım. Milyarlarca dolarlık iş bağlantılarımız var. Çok uluslu ortaklıklarda yerimiz var. "Sırtımızda yumurta küfesi yok" ki deyip kristale benzer ekonomik ilişkileri yere atıp kıramayız ki. Tepkimiz olmayacak mı?. Olmaz olur mu hiç. Alâsı olur, daniskası olur, ama bu şekilde olmaz.  Çözüm şeklinin nasıl olacağını, siyasetçilere, tarihçilere, kitle örgütlerine bırakıp hissiyatımızı dile getirmeye çalışalım.

 

 

Herhangi bir günün sabahında BANYO'ya girip  TERMOSİFON ya da ŞOFBEN  marifetiyle bir güzel yıkandınız."Sıhhatler olsun". İşe gitmek üzere İSTASYON'a doğru yürüdünüz. Bir GAZETE aldınız, para üstü veren tezgahtara MERSİ  dediniz. Ha bu arada birisinin ayağına bastınız "PARDON" dediniz. BANLİYÖ TREN'i İSTASYON'a yaklaştı, duran TREN'e bindiniz. Beş dakika geçer geçmez KONDÜKTÖR biletinizi KONTROL etti. GAR, RAY, LOKOMOTİF, PULMAN kelimelerinin anlamlarını anlamaya çalışarak ineceğiniz yere de geldiniz.

 

METROPOL denilen büyük şehirin METRO imkanlarından yararlanarak iş günü sonunda bir RESTORAN'a kapağı attınız.ŞEF GARSON'u çağırıp MENÜ'den birkaç yemek siparişi verdiniz. Fransız isimli çorba, tatlı ve içeceklerle iyice yiyip içip doydunuz. Bu güne kadar bir Fransız şarabı içmeseniz de Fransız KÜLTÜRÜ' nden bolca yararlandınız. Ne diyelim, "Afiyet şeker olsun"

 

Akşam oldu, TELEVİZYON'da AVANTÜR bir FİLM izlediniz. Geçen yaz denize girmeden önce KABİN'de soyunup MAYONUZ'u giydiğinizde birden aklınıza geliverdi. Yaz tatilinda gittiğiniz sahil kentinin PANORAMİK görüntüsü ne hoştu ne güzeldi. Bu köşe yazısını halâ sabırla okumaya devam ediyorsanız SİGARA' nızın dumanını çocuklarınızın bulunduğu ortamda lütfen fosu fosur sağa sola savurmayınız. BRONŞLAR'nızı  NİKOTİN'le, katranla ve  yüzlerce zararlı maddeyle   dolduruyorsanız gazetemizin kısıtlı olanaklarıyla TURİSTİK bir geziyi hakettiniz (!)... Şimdiden kendinize KARTPOSTAL'lar beğenebilirsiniz. Az önce yediğiniz OMLET kokusunu gidermek için size uygun hoşunuza gidecek bir PARFÜM ya da LOSYON kullanın isterseniz.

 

Kafanızda yavaş yavaş AMPULLER yanıp sönmeye başladı galiba. Amman dikkat edin BULVAR 'da yürürken size, markası önemli değil bir MOPED çarpmasın. Reklama girer düşüncesiyle adını vermiyoruz bir OTOMOBİL ezmesin...

 

Eğitimden sağlığa, kültürden sanata, tarımdan sanayiye varıncaya dek iliğimize işlemiş bir yabancı dilin kulu kölesi olmuşuz farkında değiliz. Bir tek ibadet ettiğimiz camilerde yok bu dilin etkisi diyemiyorum maallesef. Minarelerde HOPARLÖR, minberlerde MİKROFON...Fransız mallarına boykot ha !. Her yerde söylemeyin adama gülerler.

 

İnsanımız birbirine karşı FRANSIZ kalmış. LAİK-ANTİLAİK, şucu bucu tartışmalarına düşmüşüz. Yaşantımıza en azından iki yüz-üç yüz Fransızca sözcük girmiş. Türkçe'lerini bulup buşuramıyoruz. Fransızcalarını atmıyoruz atamıyoruz EKRAN karşısında çekirdek çitleyip BOYKOT haberlerini izliyoruz...

Mehmet Sadık Medin 07 Şubat 2001 (Güncelleme 22 Kasım 2023)

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve buyuktire.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.