bağcılar escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

Şevket Bahçelioğlu
Köşe Yazarı
Şevket Bahçelioğlu
 

FETÖYÜ 40YIL ÖNCE KEŞFETMİŞTİM

Yıl 1976 İzmir Karaburun Ortaokulunda genç bir müdür olarak görevliyim. Bir dostum “Hocam Hisarönü Camiinde bir Hocaefendi vaiz veriyor bir gün seni de götüreceğim muhteşem bir hitabeti var” diyor . Ben  dinine inanan, mütedeyyin bir kişi olarak daha sonra İzmir’e gittiğimde bir ara uğrarım diyerek teklife karşılık verdim. Milli Eğitim Müdürlüğüne sık sık uğradığım için bir gün yine İzmir’deydim. Dostumun da tavsiyesi üzerine Caminin önüne geldim. Hoparlörden kulak misafiri oldum. İçerden kah heyecanlı, kah sesini yükselten, kah alçaltan , kah ağlayan bir edayla   bir vaiz sesi geliyordu. Nihayetinde dini bir sohbetti, elbette cemaate güzel şeyler söyleniyordu. Dinleyenlerin etkilenmemesi mümkün değildi. Ama ne yalan söyleyeyim  konuşma tarzını pek samimi bulmamıştım.  Zamanımın da elvermemesi nedeniyle  başka  bir zaman uğrarım diyerek uzaklaştım gittim. O günlerde İzmir bu vaiz efendinin ünüyle sarsılıyordu gerçekten. Nedir, ne değildir diyerek merak ettim. Bu Hocaefendi ile ilgili bir takım araştırmalar yaptım. Bir gün ismini hatırlayamayacağım bir kitapçık geçti elime.  Fethullah Gülen’in taraftarlarına hitaben yazdığı talimatlardan söz ediliyordu. Mealen yazıyorum; bu talimatlarda “Devletin adliyesine, mülkiyesine, askeriyesine, maarifine velhasıl devletin en ücra köşelerine sızacak, karda yürüyüp izinizi bırakmayacaksınız, herkesle iyi geçineceksiniz, kimseyle sert tartışmalara girmeyeceksiniz. “ vb. gibi dehşetengiz  tavsiyelerde bulunuyordu. Üstü örtülü hain  bir planı olduğunu hissetmiştim.  Hedefte belli ki Atatürk’ün armağanı olan laik, demokratik Türkiye Cumhuriyetinin  geleceğine göz dikmişti. Ondan sonra  Cemaate hep soğuk davrandım. Dilimin döndüğünce  saf ve temiz duygularla, cemaate hizmet amacıyla, yakın duranlara bazı uyarılarda bulunmayı da bir görev bildim. Yıllar akıp geçti, o günlerden beri plan sinsice sürüp gitti. Cemaat önderleri siyasi iktidarlar ve devleti yönetenlere hep yakın durdular , yaptıkları bazı güzel hizmetlerle de  takdir topladılar, ama devlet de bu arada boş durmadı, güzelliklerin ardındaki hain emelleri de gördüler, engel olmaya gayret sarf ettiler. 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra “ Muhterem Hocaefendi ”  birdenbire “ FETÖ “ oluverdi. Aslında FETÖ 40 yıldır vardı. Bu süre içinde bu örgütün gelişip serpilmesinde  gelmiş, geçmiş devlet adamlarının günahı vardır, kimi hoşgörü, kimi takdir, kimi de yandaşlık kisvesiyle  FETÖ’nün serpilip gelişmesinde rol oynadılar. Şimdi herkes suçuna ortak arama telaşına düşmüş vaziyette. Kimse inkar etmeye kalkmasın bu hain örgütün bugünlere gelmesinde herkesin az veya çok günahı vardır. Kimse de ben Fetö’yü tanıyamamışım, beni aldatmışlar demeye hakkı olmamalıdır. Ben sokaktaki vatandaş olarak bu hain emelleri görebildiysem devleti yönetenlerin de mutlaka görmeleri gerekmez miydi? Yılda iki kez Yüksek Askeri Şura toplantısı yapılır. Yaşı otuzun üzerinde olanlar hatırlayacaklardır. Bu toplantılara orduda irticai faaliyetleri tesbit edilenlerin listesi gelir ve tasviyesi istenirdi. 2002 yılında iktidara gelen Ak Partinin şura üyeleri bildiğim ve gördüğüm kadarıyla bu tür faaliyetlerde  bulunan personelin ihracına  muhalefet şerhi  konduğu için ihraç edilememiştir.  Bugün kapatılan Askeri okullara öğrenci alınırken hak eden değil, soruları önceden verilen ve asla hak etmeyen öğrencilerin alınmasına sebep olanlar suçlu ve günahkardır. Bu okullardaki pırlanta gibi öğrencilere baskı ve zulum yapılarak orduya katılmasına fırsat vermeyenler  iki cihanda yakaları bir araya gelmeyecektir. Türk Ordusunun milliyetçi, Atatürk ilke ve inkılaplarının yılmaz savunucusu, vatansever subayların kumpaslar sonucu ordudan atılmasının vebali bu hain Fetö’cü ler ve destekleyicileridir. Sadece askeriyede mi ? Emniyette, mülkiyede, adliyede 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ihraç edilen  personelin alınlarında mı yazıyordu da ertesi gün görevlerinden uzaklaştırılıp tutuklandılar. Belli ki bunlar birileri tarafından özenle seçilmiş, hedefteki kurumlara sızmalarına gerek kalmadan  bilinçli olarak yerleştirilmiş olmalıdır. Türkiye zor bir süreçten geçiyor, Türkiye böyle bir bunalımı hak etmiyor.
Ekleme Tarihi: 13 Mart 2017 - Pazartesi

FETÖYÜ 40YIL ÖNCE KEŞFETMİŞTİM

Yıl 1976 İzmir Karaburun Ortaokulunda genç bir müdür olarak görevliyim. Bir dostum “Hocam Hisarönü Camiinde bir Hocaefendi vaiz veriyor bir gün seni de götüreceğim muhteşem bir hitabeti var” diyor . Ben  dinine inanan, mütedeyyin bir kişi olarak daha sonra İzmir’e gittiğimde bir ara uğrarım diyerek teklife karşılık verdim.

Milli Eğitim Müdürlüğüne sık sık uğradığım için bir gün yine İzmir’deydim. Dostumun da tavsiyesi üzerine Caminin önüne geldim. Hoparlörden kulak misafiri oldum. İçerden kah heyecanlı, kah sesini yükselten, kah alçaltan , kah ağlayan bir edayla   bir vaiz sesi geliyordu. Nihayetinde dini bir sohbetti, elbette cemaate güzel şeyler söyleniyordu. Dinleyenlerin etkilenmemesi mümkün değildi. Ama ne yalan söyleyeyim  konuşma tarzını pek samimi bulmamıştım.  Zamanımın da elvermemesi nedeniyle  başka  bir zaman uğrarım diyerek uzaklaştım gittim.

O günlerde İzmir bu vaiz efendinin ünüyle sarsılıyordu gerçekten. Nedir, ne değildir diyerek merak ettim. Bu Hocaefendi ile ilgili bir takım araştırmalar yaptım. Bir gün ismini hatırlayamayacağım bir kitapçık geçti elime.  Fethullah Gülen’in taraftarlarına hitaben yazdığı talimatlardan söz ediliyordu.

Mealen yazıyorum; bu talimatlarda “Devletin adliyesine, mülkiyesine, askeriyesine, maarifine velhasıl devletin en ücra köşelerine sızacak, karda yürüyüp izinizi bırakmayacaksınız, herkesle iyi geçineceksiniz, kimseyle sert tartışmalara girmeyeceksiniz. “ vb. gibi dehşetengiz  tavsiyelerde bulunuyordu. Üstü örtülü hain  bir planı olduğunu hissetmiştim.  Hedefte belli ki Atatürk’ün armağanı olan laik, demokratik Türkiye Cumhuriyetinin  geleceğine göz dikmişti.

Ondan sonra  Cemaate hep soğuk davrandım. Dilimin döndüğünce  saf ve temiz duygularla, cemaate hizmet amacıyla, yakın duranlara bazı uyarılarda bulunmayı da bir görev bildim.

Yıllar akıp geçti, o günlerden beri plan sinsice sürüp gitti. Cemaat önderleri siyasi iktidarlar ve devleti yönetenlere hep yakın durdular , yaptıkları bazı güzel hizmetlerle de  takdir topladılar, ama devlet de bu arada boş durmadı, güzelliklerin ardındaki hain emelleri de gördüler, engel olmaya gayret sarf ettiler.

15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra “ Muhterem Hocaefendi ”  birdenbire “ FETÖ “ oluverdi. Aslında FETÖ 40 yıldır vardı. Bu süre içinde bu örgütün gelişip serpilmesinde  gelmiş, geçmiş devlet adamlarının günahı vardır, kimi hoşgörü, kimi takdir, kimi de yandaşlık kisvesiyle  FETÖ’nün serpilip gelişmesinde rol oynadılar. Şimdi herkes suçuna ortak arama telaşına düşmüş vaziyette. Kimse inkar etmeye kalkmasın bu hain örgütün bugünlere gelmesinde herkesin az veya çok günahı vardır. Kimse de ben Fetö’yü tanıyamamışım, beni aldatmışlar demeye hakkı olmamalıdır. Ben sokaktaki vatandaş olarak bu hain emelleri görebildiysem devleti yönetenlerin de mutlaka görmeleri gerekmez miydi?

Yılda iki kez Yüksek Askeri Şura toplantısı yapılır. Yaşı otuzun üzerinde olanlar hatırlayacaklardır. Bu toplantılara orduda irticai faaliyetleri tesbit edilenlerin listesi gelir ve tasviyesi istenirdi. 2002 yılında iktidara gelen Ak Partinin şura üyeleri bildiğim ve gördüğüm kadarıyla bu tür faaliyetlerde  bulunan personelin ihracına  muhalefet şerhi  konduğu için ihraç edilememiştir.  Bugün kapatılan Askeri okullara öğrenci alınırken hak eden değil, soruları önceden verilen ve asla hak etmeyen öğrencilerin alınmasına sebep olanlar suçlu ve günahkardır. Bu okullardaki pırlanta gibi öğrencilere baskı ve zulum yapılarak orduya katılmasına fırsat vermeyenler  iki cihanda yakaları bir araya gelmeyecektir. Türk Ordusunun milliyetçi, Atatürk ilke ve inkılaplarının yılmaz savunucusu, vatansever subayların kumpaslar sonucu ordudan atılmasının vebali bu hain Fetö’cü ler ve destekleyicileridir.

Sadece askeriyede mi ? Emniyette, mülkiyede, adliyede 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ihraç edilen  personelin alınlarında mı yazıyordu da ertesi gün görevlerinden uzaklaştırılıp tutuklandılar. Belli ki bunlar birileri tarafından özenle seçilmiş, hedefteki kurumlara sızmalarına gerek kalmadan  bilinçli olarak yerleştirilmiş olmalıdır.

Türkiye zor bir süreçten geçiyor, Türkiye böyle bir bunalımı hak etmiyor.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve buyuktire.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.