Mahkeme ilamlarında hüküm kısmının nasıl yazılacağı gerek Ceza Mahkemeleri açısından CMK’da gerek ise Hukuk Mahkemeleri açısından HMK’da düzenleme altına alınmıştır. Aynı zamanda Mahkemelerin yargı yetkisini kim adına kullanacağı da açıkça Anayasa’da belirtilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesinde,
“Yargı yetkisi, Türk Milleti adına, bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu ifade, açıkça “Türk Milleti adına” şeklinde sabit ve sınırlayıcı bir ifadedir. Anayasa’da herhangi bir niteleyici sıfat kullanılmamış, farklı ifade biçimine de yer verilmemiştir.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 232. maddesinde, “Hükmün gerekçesi ve hüküm fıkrasının içereceği hususlar” düzenlenmiştir;
Hükmün gerekçesi ve hüküm fıkrasının içereceği hususlar
Madde 232 – (1) Hükmün başına, "Türk Milleti adına" verildiği yazılır.
Yani Anayasa ve yasalar diyor ki ; gerek hukuk mahkemeleri gerekse ceza mahkemeleri yargılama görevlerini ve verdiği kararları Türk Milleti adına kullanırlar.
Bu nedenle mahkemelerde duruşmalar halka açık olarak yapılır, ancak duruşma salonlarının darlığı nedeniyle çok az kişi tarafından izlenir. Önemli davaların görüleceği duruşmalar daha geniş salonlarda yapılır.
Kısaca özetlemek gerekirse tüm yargı organlarının yaptığı iş yargılama görevini Türk Milleti adına kullanırlar anlamına gelir .
O halde yargı yetkisi millet adına yapılıyorsa bizim adımıza kullanılan bu yetkinin doğru kullanılıp kullanılmadığını nasıl denetleyeceğiz?
CHP bu yetkinin kötü kullanıldığı endişesiyle özellikle CHP Belediye Başkanları , hasseten İmamoğlu davalarının TV ekranlarından açıkça milletin gözü önünde gerçekleştirilmesini teklif ettiler. Bahçeli ve Erdoğan da bunun mümkün olabileceğini ifade ettiler. Ancak yasal bir engel teşkil edebileceğini düşünerek bir kanun teklifi sundular . Yapışık ikizler görünümündeki AKP ve MHP gurupları her zaman olduğu gibi daha önce duruşmalar TV den yayınlanmasına sıcak baktıklarını açıklamalarına rağmen hangi endişelerle olduğu bilinmez bu öneriyi de reddettiler. Büyük olasılıkla. U davalardan istedikleri sonucu elde edemeyecekleri endişesiyle bu U dönüşüne tevessül ettiler.
SONUÇ : Bu davalar beni hiç etkilemeyecek olsa bile bu davaların art niyetle açıldığı ve istedikleri sonuçların gerçekleşmeyeceği endişesiyle TV den yayınlanmasını istemedikleri sonucunu doğuruyor. İddianamenin boş iddialardan ibaret olmasaydı bu duruşmaları TV den şevkle yayınlayacaklardı diye düşünüyorum.
Ne demiş atalarımız “ Keser döner sap döner , gün gelir bu hesaplar da döner. “
Bekleyelim bakalım mevlam neylerse güzel erermiş.
